Herkesce soylenmektedir ki,ilk odevimiz yaşamaktır. Bize verilmiş bu hayat denen mucizeyi en iyi şekilde değerlendirerek kendimize ve başkalarına yararlı olarak bitirmeye gayret etmektir. Elbet bunun icin karşımıza bir takım engeller cıkabilir, asıl olan bunlardan yılmak değil, engelleri engelleyerek yolumuza devam edebilmektir.
Cok gorulmektedir ki, bir takım insanlar bu hayat sahnesinde ceşitli gailelerin olduğundan şikayet etmektedirler. Şanssız olduklarını ileri surerek sıkıntılardan kacma yollarını tercih etmektedirler. Bu, doğru bir davranış değildir. Hayatta başarılı olmuş nice kişiler zorluklara goğus germek suretiyle mevcut durumlarına gelmişlerdir.
İnsan olarak, her zaman ayni minval uzere olmayabiliriz. Yani her anımız bir değildir. Gun olur ki, hiddetten bunalacak duruma duşebiliriz. Bu anda sinirlerimiz iyice gerilmiş ve sevdiklerimiz dahi,bizi teselli edemez duruma gelmişizdir. Boyle anlarda daha da ileri giderek en cok sevdiklerimizin bile adını duymak istemeyiz. Boyle bir halet-i ruhiye icindeyken bizim icin her şey karadır. Ruh bunalımından patlayacak gibi oluruz,duşunemeyiz ki, bu gibi haller gecicidir ve hemen hemen herkesin başına da gelebilecek cinstendir. Onemli olan bu gibi hallerin uzerinde fazla durmayarak, yeni meşgalelerle bunu atlatma yoluna gidip yeniden ayni olayları yaşamama olgunluğuna erişmektir.
Bize verilmiş bu dunya hayatında kimsenin hayatı biteviye ve ak gunlerle dolu değildir. Dunyada hicbir yol başlangıcından sonuna kadar duz değildir. Kimi yerler inişli-yokuşlu, kimi yerler virajlı ve bazı yollar da duzdur. Hayat yolu da tıpkı boyledir ve inişli,cıkışlıdır. Onumuze cıkan puruzler hayatın susu olup adeta mutluluğa duşecek golgeler icin dezenfekte rolu oynamaktadırlar.
Bir gazete sutununda rastladığım şu satırları ilk gorduğumde hayli etkilenmiştim. O an nasıl bir halet-i ruhiye icinde olduğumu şimdi pek hatırlamıyorum. Şoyle diyordu: “Yaşadığım hayatta… zor zamanlardan guclu, ya da yenik olarak cıkmanın benim elimde olduğunu oğrendim.”
Yazımıza başlık olarak “İlk Odev” koymuştuk. İlk odevin de yaşamak olduğunu belirttik. Yaşamak her hayat icin verilmiş bir muhlettir. Ne mutlu bunu iyi yolda noktalayabilene!.
İlk odevi, Diyanet takviminden aldığımız şu hatırlatmalarla bitirelim:
“Her yuruyen geride iz bırakır. Her yaşayan da bir miras, bir eser, bir nam bırakır. Dunya herkesin uğrayıp gectiği bir misafirhanedir. Kimi icin omur sermayesi ile ahiret azığını satın aldığı bir Pazar, kimi icin de boşuna heder olan omrunden geriye beş metre kefen almak icin konakladığı bir uğrak.
Herkes bir iz bırakır. İyi ve ya kotu. İyi cığır acanlar gelecekte işlenenlerin sevabına ortak olduğu gibi, kotu cığır acanlar da gunahlarına ortaktır. Bazı izleri aşındırmaya gecen zamanın gucu yetmez. Bazıları da olenle birlikte kaybolup gider. Bazı izler, geleceğe umit salar, ışık tutar. Gelenler onunla yollarını tayin ederler. Bazılarına da geriden gelenler lanet okur.
Avazeyi bu Âleme Davud gibi sal,
Baki kalan bu kubbede bir hoş sad imiş.” (Baki)
Son notumuz: Gece ve gunduz ahiretin yoluna sıralanmış konaklardır. Yolun hangisinde sona ereceğini Allah bilir.
__________________
İlk Odev.............
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- İlk Odev.............