Toprak uzerinde gezip dolaşırken birgun gelip de o ciğnenen topraktan bir parca olacağımız gerceğini kavrayıp hayÂtımızı bu anlayışla tanzîm edebilmemiz icin, Kur’Ân’ın engin muhtevÂsına îman ve muhabbet ile eğilmemiz şarttır.

İnsanların en bahtiyarları, kalblerini Kur’Ân-ı Kerîm ve Sunnet-i Seniyye iklîminde mÂnevî bir dergÂh hÂline getirerek, mahlûkÂtı onun icine alabilenlerdir.

Hak ve hakîkat adına her fetret devrinden kurtuluşun bir numaralı sÂikı, Kur’Ân-ı Kerîm hizmetindeki gayretten ibÂrettir.

Zamanımızda butun ummetin yeniden silkiniş ve oz benliğine donuşunu temin edebilecek olan asıl hizmet, Kur’Ân-ı Kerîm’e muteveccih alÂkaya revac verebilmektir.

Nesillerini muhÂfaza duygusu icinde cırpınan bitkiler ve hayvanlar karşısında, kÂinÂtın en yuksek varlığı olan insanların nesillerini mÂnevî duygu ve Kur’Ân nûrundan bîgÂne yetiştirmeleri cok acıdır.

Kur’Ân-ı Kerîm hizmeti, buyuk bir îtin ve hassÂsiyet isteyen bir gonul işidir ve AllÂh’ın kuluna bahşettiği yuce bir ikrÂmıdır.

Cocuklarımızı, Kur’Ân ve Sunnet dunyÂsı icinde yetiştirmemiz, sevgi ve merhamet muktezÂsı; bu hususta ihmÂl ise gaflet ve zulmet muktezÂsıdır.

Kendisini TÂif’te taşlayanlara bile beddu etmeyen Rahmet Peygamberi’*nin Kur’Ân muallimlerine yapılan ihÂnet karşısında beddu etmesi, Kur’Ân hizmetine mÂnî olanların ne buyuk bir curum işlediklerinin bir ifÂdesi olduğu gibi, Kur’Ân hizmetini ihlÂsla îf etmenin, AllÂh ve Rasûlu’nun nazarında ne şerefli bir yeri olduğunun da acık bir delîlidir.

Kur’Ân ile tebliğin, arzu edilen derecede guzel bir tesir bırakması, ancak Kur’Ân ile meşgûliyette duygu derinliğine ulaşmış hassas mu’minlerin kÂrıdır.

Kur’Ân-ı Kerîm’i, kalbi ilÂhî muhabbetle dolu, sÂlih ve sÂliha muallimlerden oğrenmek zarûrîdir ki, o feyizli kalblerden bir hÂl in’ikÂs ederek dinleyenleri duygu derinliğine ve tefekkure sevk etsin.

Kur’Ân muallimlerinin -bilhassa gunumuzde- talebelerine daha cok ihtimam gostermeleri zarûrîdir.

Kur’Ân hizmetinde bulunanların, ornek davranışlarla olgun bir karakter sergileyip kendilerini sevdirmeleri îcÂb eder.

Kur’Ân hizmetinde bulunanlar, kendilerine emanet edilen talebelerine karşı emir-komuta munÂsebetiyle, mecbûriyet savma kabîlinden, heyecansız, samîmiyetsiz ve kuru bilgilerle ders takrir etmekten kacınmalıdırlar.

Kur’Ân hizmetinde bulunanlar, kendilerinin “lÂ-yus’el” yÂni sorumsuz olmadıklarını, birgun ilÂhî mizanda hesap vereceklerini unutmamalıdırlar.

Kur’Ân ile duygu derinliğine nÂil olabilmek ve Kur’Ân’ın ulvî mÂnÂlarını amel-i sÂlihler hÂlinde davranışlara aksettirebilmek icin, kalblerin pozitif enerji ile, yÂni muhabbet ve rûhÂniyetle dolması zarûrîdir.

Kendi yureğinde hissetmediği icin îmÂnın aşk ve vecdini minik ve mÂsum yureklere hissettiremeyen bir eğitimci ve Kur’Ân’ın engin mÂn kevserinden kendisi tatmadığı icin tattıramayan bir hoca, buyuk bir vebÂl altındadır.

Ne mutlu evlÂtlarına ve gelecek nesillere karşı şerefli bir îman hizmeti îf ederek ilÂhî mîzanda Kur’Ân-ı Kerîm nîmetinin mes’ûliyetinden beraat fermÂnı alabilenlere...
__________________