
Trump’la Kim ne zamandır iyi anlaşıyor. Hatta oyle iyi anlaşıyor ki, Trump aralarında bir aşk doğduğunu bile soylemekten geri durmadı. İlk nisan ayında, ikinci olarak da eylul ayında gittiğim Kuzey Kore’ye ayağım uğurlu geldi diye duşunuyorum. Nisan ayındaki ziyaretimizin nedeni, Kim Jong-un’un dedesi Kim il-Sung’un doğum gunu kutlamalarıydı. İkinci ziyaretimi de beş yıldır yapılmayan ve bu yıl eylul ayında gercekleştirilen ‘Mass Games’ adı verilen stadyum gosterilerinden oluşan etkinlikleri izlemek icin yaptım. Bir ulkeyi değerlendirmek icin iki seyahatin yeterli olmadığı ortada. Ne var ki cok merak ettiğim Kuzey Kore icin bu iki etkinlikle başlangıc yapmak, en azından ulkede hÂkim olan havayı solumaya olanak tanıyor.

Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’a gitmek icin ya Pekin ya da Vladivostok uzerinden ucmak gerekiyor. İlk seyahatimi Pekin, ikincisini de Vladivostok uzerinden yaptım.

Ulkeye gidiş hazırlıkları en az bir ay suruyor, vize ancak Bulgaristan’dan alınabiliyor. Yanınızda fotoğraf makinesi veya kamera olmasında sorun yok ama kitap tehdit unsuru sayılabiliyor.

İlk seyahatimden once merak ve heyecan icindeydim, daha once gitmediğim bir yeri gormeyeli yıllar olmuştu. Gizlice cekilmiş goruntulerle hazırlanmış videolar dışında bu kapalı kutuda nelerle karşılaşabileceğime dair bir fikrim yoktu.

Daha onceden Kuzey Kore’ye defalarca gitmiş Tulga Ozan’ın rehberliğinde ulkeye gidecek olmak işin rengini değiştiriyordu. Ulkenin fahri turizm elcisi olmuş Tulga, belli sınırlar cercevesinde fotoğraf cekebileceğimizi soylediğinde rahatlamıştım.

Gercek şu ki, kotalar dahilinde turist kabul eden Kuzey Kore’de ozgurce gezmek ve cekim yapmak soz konusu değil. Ulkenin parlatılmış yuzunden başka bir sahne gormemiz istenmiyor.

Kucuk turist kafilelerinin yanında dolaşan iki yetkili, dış dunyadan gelen misafirlerini, sadece sahnelenen gosterilerin en iyi şekilde gorulebileceği konumda tutmakla gorevli.

Gruptan ayrılan, arkasını donen veya kontrol dışı fotoğraf cekenler hemen gruba dahil edildiği gibi, cekilen fotoğraflar da siliniyor. Her ulkenin kendi altın tarihini yazdığını duşunursek, bilgiye ulaşımın kontrol edilemediği bir dunyada, altın tarihler de sorgulanabiliyor.

İşte Kuzey Kore’nin farkı da burada yatıyor. Yonetimin sansurunden gecirdiği internet, hicbir Kuzey Koreliyi mutsuz etmiyor.

Oyun planı roketlerden ibaret değil
Kuzey Kore’de turistler icin belirlenmiş bir guzergÂh var. Gidiş nedeni ne olursa olsun, onun dışında izin verilen gezilip gorulecek yerlerde bir değişiklik yok.

Ulkenin kurucu liderlerinin heykellerinde saygı duruşunda bulunmak, mumyalarını ziyaret etmek, başkentin İtalyan restoranında guzel pizzalar yemek, savaş muzesini gezmek gibi artık rutinleşmiş duraklar var.

Kim il-Sung’un doğum gunu kutlamalarına katılmak uzere yaptığımız ilk gezide, geleneksel kıyafetlerini giymiş kadınların ve erkeklerin geniş caddelerdeki dans gosterilerine tanık olduk.

Kore halkının bu rengÂrenk gosterisi, calan muzikle yakaladıkları uyum, aylar suren provaların sonucu olmalıydı. Birkac gun icinde şehirde yaptığımız gezide onemli bir gerceğin farkına vardık.

Kore Savaşı’nın ardından Kim il Sung’un başlattığı eğitim seferberliği sayesinde, orak ve cekicin bir yazı fırcasıyla birleştirilmesinin sonucunda, ulkede okuma-yazma oranı yuzde 100 ve ilkoğretim boyunca her oğrenci bir sanat dalında eğitim alıyor.

Oyle ki, ziyaret ettiğimiz ‘cocuk sarayı’ adı verilen eğitim merkezlerinde kucucuk cocuklar yaptıkları danslar, soyledikleri şarkılar ve caldıkları enstrumanlarla tum ziyaretcileri şaşırtmayı başardı.

Kuzey Kore’nin eğitime yaptığı yatırım ve tarih boyunca bircok badireyi atlatmayı başarmış kapalı ekonomisini canlandırmak icin turizme verdiği onem, Guney Kore’yle adım adım başlayan yakınlaşma, Kore’nin elindeki oyun planının roketlere dayanmadığını ortaya koyuyor.

Kim Jong-un’un kısa surede roket adamlıktan mektup arkadaşına evrilmiş olmasının sebebi, Trump’ı Âşık edecek kadar guzel yazılar yazması mı gercekten?

100 bin insanın sunduğu gorsel şolen
İlk seyahatimizde Guney Kore lideriyle sınırda buluşan ve birlikte sınırı gecen Kim Jong-un, ‘Mass Games’i de birlikte izledi.

Ne var ki, Mass Games iki lider icin ozel olarak bir gun once duzenlendi ve başkentte bu iki lidere ilişkin tek gorebildiğimiz, beş dakikalığına kapanan geniş yoldan gecen arabalarıydı. İstanbul’da 10 dakika araba gecmeyen sokaklarda iki taşı kale yapıp top oynayan cocuklar, Pyongyang’ın caddelerini gorseler herhalde cift kale mac yaparlardı.

Neredeyse bir havalimanı pisti kadar geniş caddelerde arac trafiği yok denecek kadar az, trafik polisleri coğunlukla yaya ve bisikletli trafiğiyle ilgileniyor.

Caddeler boyunca sıralı yuksek binalar toplu konut gorunumunde olsalar da, başkentin 330 metrelik acılmamış Ryugyong Oteli, gelişmekte olan ulkelerin şehirlerinde gormeye alışık olduğumuz cinsten bir mimarinin de varlığını ortaya koyuyor.

Hatta 1987’de başlayan inşaat ongorulduğu gibi iki yıl icinde bitmiş olsaydı, bir sureliğine dunyanın en uzun oteli unvanına sahip olacaktı.

Beş yılın ardından bu yıl eylul ayında duzenlenen ve sanatsal Kuzey Kore propagandasının doruğa cıktığı Mass Games, gorulmeye değer bir etkinlik.

150 bin kişi aldığı soylenen 1 Mayıs Stadyumu’nda duzenlenen gosterilerde, 100 bini aşan Kuzey Koreli eşsiz bir uyumla ulkelerinin tarihini gorsel bir şolenle anlatıyor.

Aşırı milliyetci dozla yuklu gosterinin arkasında yatan emek, şaşmaz eşzamanlılık ve koreografi koskoca stadyumu adeta bir tiyatro sahnesine hatta neredeyse dijital bir goruntuye ceviriyor.

İki Kore birbirine yakınlaşadursun, Kim Jong-un Savaş Muzesi, tarihin tozlu yapraklarını gozler onune seriyor.

Muzedeki 3 boyutlu savaş canlandırmasında ilk dikkati ceken, zor duruma duşmuş Amerikan askerleri oluyor. Yerlerde surunen Amerikan bayrağının aksine, Turk bayrağı kenarda katlı bir şekilde duruyor.

Rehberimize, Amerika safında savaşmaya gitmiş Turkleri sorduğumda aldığım cevap hÂl aklımda: “Bizim icin burada savaşan Turkler, tıpkı Canakkale’de savaşan Anzaklar gibi.”
Kaynak
__________________