FARKINDA MISINIZ?
“Farkında” olmalı insan…
Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.
Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.
Anne karnına sığarken dunyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.
Şu cok geniş gorunen dunyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.
Henuz bebekken “Dunya benim!”dercesine avuclarının sımsıkı kapalı olduğunu,olurken de aynı avucların “her şeyi bırakıp gidiyorum işte!” dercesine apacık kaldığını fark etmeli.
Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.
Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
Azraillin her an surpriz yapabileceğini,
nasıl yaşarsa oyle oleceğini fark etmeli insan
ve olmeden evvel olebilmeli. ?
Hayvanların yolda kaldırımda coplukte
ama kendisinin guzel hazırlanmış mukellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.
Eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en guzeli) olduğunu fark etmeli ve ona gore yaşamalı.
Gulun hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gulu fark etmeli.
Evinde 4 kedi 2 kopek beslediği halde cocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.
Eşine “seni cok seviyorum!” demenin mutluluk yolundaki muthiş gucunu fark etmeli.
Dolabında asılı 25 gomleğinin sadece ucunu giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gomleklere muhtac olduğunu fark etmeli.
Zenginliğin ve bereketin sofradayken onunde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.
Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını 60-70 yıl sonra sigara yuzunden
Azrail’e soba borusu gibi teslim etmenin emanete hıyanet sayılacağını fark etmeli.
63 yıllık omrunde hic karnı doymayan bir peygamber’in ummeti olarak aşırı beslenme yuzunden sarkan gobeğini fark etmeli.
__________________