Dunyada belirli bir zaman kaldıktan sonra insan esas evine goturulecek. Orada ebedi kalacak Tabi ki, bir gunluk yere hazırlıksız gidilmiyor. Ahiret yolculuğu icin hazırlık gerekir.

Kefen almak, mezar satın alıp kazdırmak, ben olunce şoyle yapın, boyle yapın demek Ahiret hazırlığı değildir.

Olum unutulmamalıdır. Olum dunya ile bağları bıcak gibi keser.

Kur’an’da Hadislerde haber verilenlere bakılmıyor. O yuzden ahiret endişesi de olmuyor. Eğer kabrin icini gorseydik sıratı, sorguyu gorseydik herhalde boyle yaşamazdık. Peygamberimiz: ‘Benim bildiğimi bilseydiniz az guler cok ağlardınız.’’ demiştir.

Allah: ‘‘Yolculuk nereye diye hic duşunmezler mi?’’ diyor. (Yasin:68) soruyor.

Allah bizden ahirete hazırlanmamızı istiyor:

– ‘‘Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın.’’ (Haşr:18) diyor.

Olum yok olmak değil. Olum hayatın bir devamı. Hayatta iken ne yaptıysan, neye sebep olduysan o senin kÂrın.

Hayat bize : omrunu guzel yaşa değerlendir.

Bir ses bize : Sakın hazırlıksız olme!

Yaşlılık bize : Geri donuşun yok, hazırlıksız gitme!

Kabir bize : Ne getirdin!

Bir ses bize : Gel bakalım diyecek, sorular soracak.

Allah soracak : ‘‘Ey kulum, dunyada ben hep seninleydin. Ya sen kiminleydin? diyecek.

Biri peygamberimize:

– Ben olumu neden hic sevmiyorum? der.

Peygamber (as):

– Malın var mı?

– Var.

– Oyle ise ondan ahiret icin harca. Goreceksin ondan sonra olmekten korkmayacaksın’’ buyurur.

Ne var ne yok dunya icin oluyor.

Camiye dirisi değil, olusu geliyor.

Hayatın sonunda ah vah etmek boşa gecen omre ağlamak fayda vermez. Bizim icin ağlayanlarında bize faydası olmaz.

Bir dinleyicim telefonda soruyordu.

– Son anında olecek olanın başında ne okunur, ne yapılır?

– Yakınları yok mu? dedim.

– Var, dedi.

– Okusunlar, Kur’an okusunlar, YÂsin okusunlar’’ dedim.

– Bilmiyorlar’’ dedi.

– Yolcunun durumu nasıl? dedim.

– Yuzu simsiyah oldu. Oh, ah diyor, başka bir şey demiyor.’’ dedi.

Yolculuğumuz boyle olmasın.


Canakkale’de ağır yaralanan Muzaffer komutan son nefesini verecek yanındakine:

– Kıble ne tarafta diyor. Yuzunu kıbleye ceviriyor. Ruhunu teslim ediyor.

Kıblesiz bir hayat icin mazeretler uretiyoruz. İşim cok, vaktim yok.. vb.

Kurtuluşumuz icin Cenab-ı Allah bize her fırsatı vermiştir. Kimseye goturemeyeceği yuku yuklememiştir. Gucu yetmeyeceği şeyden sorumlu tutmamıştır.

Buna rağmen kimi pişmanlığını dile getirecek, kimi geri donmek isteyecek, kimi keşke toprak olsaydım’’ diyecek.

Ahireti unutana, terk edene dunya hayatı ve dunya varlığı pişmanlık vesilesi olacaktır.

‘‘Bir zaman gelecek ummetim 5 şeyi sevecek 5 şeyi unutacak:

– Dunyayı sevip ahireti unutacak,

– Hayatı sevip olumu unutacak,

– Saray ve koşkleri sevip. Kabri unutacak.

– Malı sevip hesabı unutacak.

– Yaratılanı sevip yaratanı unutacaklar.’’ diyor. Allah Resûlu.

İnsan mezarı kendine hazırlamamalı, kendini mezara hazırlamalıdır.

Unutmamanız gereken iki şey soylemek istiyorum:

– Nereye gidiyoruz. Neler goturuyoruz?

– Allah biliyor, Allah goruyor, Allah soracak.


Dunyanın gecici ahiret hayatının devamlı olduğunu unutmamalıyız. Ona gore yaşamalıyız.

Bir gun, Abdullah b. Mes’ûd, Hz. Peygamber’in bir hasır uzerinde yattığını, hasırın izinin de onun mubarek yuzune cıktığını gordu. Hemen, ‘‘Anam babam sana feda olsun y Resûlallah! Keşke bize haber verseydin de hasırın uzerine seni koruyacak bir şey serseydik.’’ dedi. Allah Resûlu (s.a.v.) ise, dunya hayatında kendisini yalnızca garip bir yolcu olarak tanımlayan şu sozleri soyledi: ‘‘Benim dunya rahatlığı ile işim yok. Ben dunyada, bir ağacın altında bir sure golgelenen ve sonra oradan ayrılarak yoluna devam eden binitli bir yolcu gibiyim.’’ (İbn MÂce, Zuhd, 3)

Araştırmacı Yazar
Mustafa OSELMİŞ

__________________