Yolcuyuz yolcu Ana karnından geldik pazara bir kefen aldık gidiyoruz mezara. Bu dunyada seferiyiz. Ahiret yolcusuyuz.
Herkes olecek her canlı olumu tadacak. Olumu bu dunyadan ayrılış değil, ebediyete yolculuk gormeliyiz. Onun icin bu hayatı guzelleştirmeliyiz ki, olumumuz guzel olsun.
Ne diyor Allah Resûlu:
– ‘‘Dikkatli olun, cennete goturen ameller engelli, sarp yol gibi meşakkatlidir. Cehenneme goturen ameller ise duz yol gibi kolaydır.’’
Coklarımızın dunya ile ilgili işlerimiz cok iyi, ahirete yonelik işlerimiz ise cok zayıf. ‘‘Allah’’ demeye vakit bile olmuyor.
Olenler, mezara koyup geldiğimiz yakınlarımız bize ders olmuyor.
Şimdi biz konuşuyoruz. Olum susuyor. Yakında olum konuşacak biz susacağız. Olum dunya ile olan bağımızı bıcak gibi kesecek.
Olum, uyanıştır. Olum, ebedileşmektir. Dunya hayatı bir ruyadır. İnsan olumle uykudan uyanır. Ruya işte o zaman biter.
Bu dunyaya gelen kalıyor mu? giden geliyor mu? Herkes orada memnun olduğu icin mi gelmiyor. Yoksa, bırakılmıyor mu?
Şair ne diyor:
– ‘‘Kimseler geldi, neler istediler,
Hepside dunyayı bırakıp gittiler.
Sen hic gitmeyeceksin değil mi?
Ya işte! O gidenlerde senin gibiydiler.’’
Hic olen bir insanı gordunuz mu? Ac gozleri kapanmış, duşuk cenesi bağlanmış, dunyada işi bitmiş, suyu sıkılmış limon gibi vucudu sararmış. Dunyaya sığmayan once tabuda ardından da iki metrelik kapısı penceresi olmayan mezara razı. Eli ayağı bağlı teslim alınmış.
Cebrail (as) peygamber efendimizi şoyle uyarmıştır:
– ‘‘Ya Muhammed! Dilediğin kadar yaşa bir gun oleceksin. İstediğini sev bir gun ondan ayrılacaksın. Dilediğini yap. Onun hesabını mutlaka vereceksin.’’ (Ramuz el-Ehadis:331/9)
Vakti saati gelince her canlı olumu tadacak.
‘‘Cile şairimiz Necip Fazıl Kısakurek’in de icinde bulunduğu bir ucak, Yeşilkoy Havaalanı’ndan kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri doner.
Havaalanındakiler merakla, ‘‘Ne oldu, nasıl oldu?’’ diye sorarlar.
ŞÃ‚irin cevabı her zamanki gibi hem teslimiyetci hem de hikmetlidir.
‘‘Ahirete kabul etmediler, geri donduk!’’
Cenab-ı Allah da bizi şoyle uyarıyor:
– ‘‘Her canlı olumu tadacak.’’ (Ankebut:57)
– ‘‘Nerede olursanız olun olum size ulaşır. Sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile.’’ (Nisa:78)
Firavun olmemek icin sağlam kaleler yaptırdı. Orada yaşıyordu. Ecel gelince anahtar deliğinden giren bir sinek, burnundan girip beynine yerleşti.
Bir mezarlığın kapısında şu mısralar vardı:
– ‘‘Cıkmışsa ilahi emir bahane bol,
Toprakta başlar toprakta biter bu yol.
Necip Fazıl da:
– ‘‘Minarede “olu var!” diye bir acı salÂ…
Er kişi niyetine saf saf namaz… Ne ÂlÂ!
Boyledir de olume kimse inanmaz hÂlÂ!
Ne tabutu taşıyan, ne de toprağı kazan…
Omur kısa, omur sayılı gunler. Her atılan adım insanı olume goturecek mezar taşına ‘‘Doğdu oldu’’ yazılacak omur bu iki kelime arası hayat.
Yola cıkış ana rahmi, son durak mezar. Bu yolculuğun dunya kısmı. Bu dunyadan maddi sadece kefen, manevi gunah-sevap yolcunun goturebileceği eşyası da bu.
İnsanın bu dunyada nasıl ne kadar yaşadığı onemli değil, neler yaptığı onemlidir.
İnsan, son anda şeytanla bir daha karşılaşacak. Bu son karşılaşmada onunla iman kavgası yapacak. Yanıp kavrulduğu anda bir bardak suyu uzatıp: ‘‘Ver imanını al suyu’’ diyerek, kurtuluş vaad edecek. Bazıları imanını kaptıracak, bazıları defol bir bardak su ile benimi kandıracaksın diyecek.
Yıkanıp dunya kirinden arınınca yolculuk musalla taşına. Kılınan namazdan sonra yolculuk mezara. Orada dunya dostlarından da ayrıldıktan sonra kabir hayatı başlayacak. Ruh ise Berzah aleminde yerini alacak.
Eğer yolculuk icin hazırlık yapıldıysa, kabir hayatı guzel gecer. Hazırlıksız gidildiyse kabir azabı başlar.
Araştırmacı Yazar
Mustafa OSELMİŞ
__________________
Hepimiz Ahiret Yolcusuyuz
Dini Bilgiler0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Hepimiz Ahiret Yolcusuyuz