Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Kuresel Multeci Formu'na katılmak icin gittiği İsvicre'nin Cenevre kentinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Erdoğan, Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'na ortak olacağı iddialarına ilişkin acıklamalarda bulundu.
[h=3]"DUYDUĞUM ANDA GENEL MUDURU ARADIM"[/h] Cumhurbaşkanı Erdoğan, Basın mensubunun, "Kamuoyundaki bir tartışma da Ziraat Bankası'nın, Simit Sarayı'nı almak icin Rekabet Kurumu'na başvurması. Buna yonelik eleştirilere yaklaşımınız nedir?" şeklinde yonelttiği soruya, "Bunu duyduğum anda genel mudurumuzu aradım. Genel mudurumuz, 'Bir ara gundeme geldi ama boyle bir şeyi şu anda duşunmuyoruz' dedi. Zaten Ziraat Bankası değil, Ziraat Bankası'nın girişim sermayesi şirketi... O tablo şu anda bu seyirde" şeklinde cevap verdi.
[h=3]"TASVİP ETMİYORUM"[/h] Basın mensuplarının, "Sizin tasvip etmediğiniz bir şey mi?" şeklinde sorduğu soruya, "Hayır. Benim bunu tasvip etmem mumkun değil. Gecmişte kamu bankalarının gorev zararı olayları sebebiyle nasıl battığını hatırlayın; butun kamu bankaları gorev zararı adı altında cokertilmişti. Biz geldik, once kamu bankalarımızın tamamını gorev zararlarından kurtardık. Şu anda Ziraat sadece ulusal değil uluslararası alanda onde gelen bankalardan bir tanesi. Halkbank da Vakıfbank da oyle. Vakıflar Genel Mudurluğu'nun Vakıfbank'ta belli bir oranda hissesi var. Yeni atılan adımla Vakıflar Genel Mudurluğu bundan sonra hizmet etmede buyuk bir imkana sahip olacak. Yatırımlarını vakıf hizmetlerinde daha etkin gercekleştirecek." şeklinde cevap verdi.
Erdoğan'ın acıklamalarından satır başları şu şekilde;
[h=3]"ZENGİN ULKELER SINIFTA KALDI"[/h] Biz, acık kapı politikasını insani ve ahlaki bir sorumluluk olarak uyguluyoruz. Dunyanın da bu sorumluluğu ustlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Kalkınmış ve zengin batılı ulkeler multeci krizinde sınıfta kaldı. Zengin bazı Arap ulkeleri de aynı durumda. Oysa kuresel sorunlar ancak kuresel iş birliği ve dayanışma ile aşılabilir. Dunyanın multeci sorunundan kacması sorunu ortadan kaldırmıyor. Bu noktada, gecen yıl kabul edilen Kuresel Multeci Mutabakatı'nın uygulanmasına buyuk onem veriyoruz.
[h=3]"MULTECİ KRİZİ SAVAŞIN BİTMESİNE BAĞLI"[/h] Suriye kaynaklı multeci krizinin cozumu Suriye ic savaşının sona erdirilmesine bağlıdır. Bu yuzden biz, multecilere ev sahipliği yaparken siyasi cozum icin de yoğun caba icerisindeyiz. Astana ve Cenevre sureclerini etkin kılmaya ve netice odaklı hareket etmeye calışıyoruz. Suriye'nin toprak butunluğunu koruyarak terorun sonlandırılması ve multecilerin evlerine gonullu, guvenli, onurlu şekilde donmeleri oncelikli hedefimizdir. Bunun icin guvenli bolgenin kurulması da buyuk onem arz ediyor.
Cenevre'de, Pakistan Başbakanı İmran Han ile de bir goruşme yaptım ve ikili ilişkilerimizi etraflıca ele alma fırsatımız oldu. Bunun yanında, bolgesel konuları değerlendirdik. Şubat ayında Pakistan'a yapacağımız Yuksek Duzeyli Stratejik Konsey Toplantımızla da ilgili on goruşme fırsatımız da oldu.
BM'de, multeci meselesi hakkında konuşma yaptınız. Turkiye dort milyona yakın multeciye ev sahipliği yapıyor. Koklu cozum icin de bir planı var. Kuresel Multeci Forumu'nda 'Guvenli Bolge' planına destek nasıldı?
Guvenli Bolge konusundaki cağrımıza henuz dunyanın en guclu, ekonomik olarak en saygın olduğunu zannettiğimiz ulkelerinden bile "Biz de varız" diyen cıkmadı. Biz hala ses bekliyoruz, ama bir şey yok. Bizim şu ana kadar 40 milyar doları aşkın bir yatırımımız var. Daha once de soylediğim gibi, Tel Abyad-Resulayn arasındaki 120 kilometre uzunluk ve 32 kilometre derinlikteki alan uzerinde inşallah boyle bir adımı atabiliriz. Tabi ki bu bolgede guvenliği de biz sağlayacağız. Yani boyle bir adımı attıktan sonra bunu biriyle paylaşmamızın da anlamı yok zaten. Bu konuda gerek Amerikalılarla gerekse salı gunu sayın Putin ile de goruştuk. Hepsi "dayanışma icerisinde calışmalarımızı surdurelim" diyorlar. Bunu başarırsak, tarihe bir ornek olarak gececek. "Boyle bir multeciler şehrini veya şehirlerini Turkiye kurdu" diyecekler. Bu da bizim icin cok onemli. Projemiz gayet guzel. Belki bu adımı attıktan sonra "Biz de burada olalım" diyenler cıkabilir. Biz yine de onlara cağrımızı devam ettireceğiz.
[h=3]PUTİN'LE GORUŞME[/h][h=3]Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda goruştunuz. Turkiye'nin Libya'ya asker gonderme planı da gundeme geldi mi? Goruşmenizin iceriğine ilişkin bilgi verebilir misiniz?[/h] Biz bir gorevlendirme yaptık. Bu gorevlendirme kapsamında, dışişleri bakan yardımcısı, savunma bakan yardımcısı ile istihbarattan ve ulusal guvenlikten oluşan bir heyetle, kısa bir zaman icerisinde arkadaşlarımız Moskova ziyareti yapacaklar. Muhatapları ile bolgesel konuları etraflıca ele alacaklar. Bizler yapıcı ve kısa surede netice alıcı bir goruşme olmasını sayın Putin'den istedik ve kendileri de aynı şekilde talimatları vereceklerini soylediler. Hem Libya hem de Suriye konularını goruşmeleri konusunda mutabık kaldık.
Doğu Akdeniz'de en kritik hamle Libya ile varılan mutabakat oldu. MHP Genel Başkanı Sayın Bahceli, "Bu bir beka meselesidir, gundeme gelirse Libya'ya asker gonderilmesini destekleriz" dedi ama CHP Genel Başkanı Kılıcdaroğlu ise "Neden asker gonderiyoruz, ne işimiz var Libya'da?" dedi. İki farklı bakış acısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Bahceli'nin ifadesi bizim Cumhur İttifakımızın bir sesi. Onun icin kendisine cok teşekkur ediyorum. Tabii ana muhalefetin zaten huyu, sınırlarımızın dışına cıkmaya bizi mecbur eden herhangi bir olay olduğu zaman, "Orada ne işimiz var" demek. Suriye meselesinde de oradan fuzeler, havan topları atılsın, biz şehitler verelim, ne olursa olsun, "Bizim orada ne işimiz var?" diyorlardı. Bunlar zaten iceride teroristler cirit attığı zaman da aynı şeyi soyluyorlardı. Sonra onların arkasında oldukları yapı ile beraber Ankara-İstanbul seyahati yaptılar, omuz omuza dirsek temasında yuruduler. Zaten burada birbirinden hoşnut olan bir yapı, bir anlayış var. Ama bizim olayımız beka meselesi, ondan da ote bir tarih meselesi. Biz şu anda oyle adımlar attık ki bu adımlar Sevr'in ters koşe edilmesidir. Bu kadar onemli.
"ANLAŞMAYI TERS KOŞE YAPINCA NE DEMEK İSTEDİĞİMİ GORURSUNUZ"
"Sevr'in ters koşe edilmesi" derken neyi kastediyorsunuz? Biraz daha acabilir misiniz?
Anlaşmayı şoyle bir gozden gecirirseniz, onu bir ters koşe yapınca, ne demek istediğimizi gorursunuz.
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıcdaroğlu'nun "İktidar Doğu Akdeniz'de hicbir şey yapmıyor" acıklaması da olmuştu...
Bundan birkac ay onceydi, kalktı, ne dedi; "Hukumet, Doğu Akdeniz'de hicbir şey yapmıyor. Oralarda bulunmuyor, gorulmuyor. Fransız orada, şu orada, bu orada." Oysa sondaj gemilerimiz sismik araştırma gemilerimiz, firkateynlerimiz, helikopterlerimiz, hepsi oradaydı. Gozu var ama gormuyor. Ne yapalım? Bakar kor.
[h=3]"GEREK İNCİRLİK, GEREK KURECİK GERESİRSE İKİSİ BİRDEN"[/h] Sayın Kılıcdaroğlu'nun Kurecik ve İncirlik'le ilgili itidal tavsiyesi var. Ancak arşivler, Kılıcdaroğlu'nun "Gerekirse İncirlik kapatılsın" sozunu hatırlatıyor...
O acıklamalar hatırlanırsa demek ki cok isabetli olacak. Cunku, "Benim oğlum bina okur, doner doner yine okur" noktasında. Yalan ne yazık ki bol. Burada neyin itidalinden bahsediyorsun? Bir tarafta yaptırımları gundeme getirenler var. Bu adımı atmazsanız, "Bak, yaptırımdan bahsediyorlar. Neyi bekliyorsunuz?" diye soylemeye başlayacaklar. Kılıcdaroğlu kendine gore bizi ters koşe yapmaya calışıyor. Her adımını dikkatli şekilde surduren bir iktidar var. Gerek İncirlik (ussu), gerek Kurecik (ussu), gerekirse ikisi birden… Eğer bu ulkenin değerlerine saygı duyuyorsanız, "Bu ulkenin geleceği icin biz de bir şey katalım" diyorsanız, o zaman atılan bu adımlarda bize itidali nerede tavsiye edeceğinizi iyi duşunun. Buna kalsa bunlar, bize terorle mucadelede de itidal tavsiye edecekler. Hala da ediyorlar. Biz nerede itidalli davranacağımızı, nerede kararlı adımlar atacağımızı gayet iyi biliyoruz.

Simit Sarayı kimin? Simit Sarayı ne zaman kuruldu? Simit Sarayı mağazaları! [h=4]Haber Videosu[/h]: Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ziraat Bankası'nın, Simit Sarayı'na ortak olmasını tasvip etmem mumkun değil