Kufur sozlukte ortmek, inkÂr etmek, argoca bağırıp cağırarak gercekleri ortbas etmek, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmamak, Allah’a yakışmayan sıfatlar yuklemek, Allah’a şirk koşmak, dinsizlik, imansızlık, nimeti inkÂr etmek, cirkin, ayıp ve kaba sozler soylemek, sovup saymak mÂnÂlarına gelir.
Bu fiillerin hepsi de gunahtır. Fakat genellikle ayrı ayrı fiillerdir ve gunah dereceleri de farklıdır. Allah’ı inkÂr etmek ile sovup saymak eşit dereceli gunahlar değillerdir. Fakat her ikisi de Allah’ın gayretine dokunan, Allah’ın gazabını ceken gunahlardır.
Ve fakat, her gunah icin de pişmanlık, nedÂmet ve tovbe gecerlidir. EsÂsen, tovbenin gecerli olmadığı bir gunah yoktur. “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umit kesmeyin! Cunku Allah butun gunahları bağışlar. Şuphesiz ki O, cok bağışlayan, cok esirgeyendir.”1 Âyeti butun gunahlar icin butun insanları kuşatıyor. Ne ki, insan tovbeye yaklaşmıyor!
Oysa bizi her gunah fiilimizde tovbeye cağıran bizzat Yaratıcımızdır. Diğer bazı Âyetleri buraya almamızda yarar var: “Hepiniz Allah’a tovbe ediniz ey mu’minler! TÂ ki, kurtuluşa erebilesiniz.”2
“Bu kitap size gonderildi ki, Rabb’inizden af dileyin. Sonra gunahlarınızdan vazgecmiş olarak O’na donun. O da sizi takdir edilmiş olan ecelinize kadar guzel bir şekilde yaşatsın. Ve her fazilet sahibine lutuf ve ihsanıyla mukÂfÂtını versin. Yuz cevirirseniz, muhakkak ki, ben buyuk bir gunun azabının size gelmesinden korkarım.”3
“Ey îman edenler! Allah’a tam bir ihlÂs ile tovbe edin. Umulur ki Allah gunahlarınızı bağışlar. Ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gun Allah’ın Peygamberi ve berÂberindeki mu’minleri utandırmayacağı gundur.”4
“Kim gunah işler ve tevbe etmezse, işte onlar zÂlimlerin t kendisidir.”5
Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Allah gunduz gunahkÂrları tovbe etsin diye geceleyin elini acar. Gece gunahkÂrı tovbe etsin diye gunduz elini acar. TÂ guneş batıdan doğuncaya kadar bu boyle devam eder.”6 “Kim, guneş batıdan doğmadan once tovbe ederse, Allah tovbesini kabul eder.”7
Ustad Bedîuzzaman Hazretleri makbul bir tovbenin formulunu şoyle acıklar: “Nefsini ittiham eden, kusurunu gorur. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiane eder. İstiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu gormemek o kusurdan daha buyuk bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, buyuk bir noksanlıktır. Ve kusurunu gorse, o kusur kusurluktan cıkar; itiraf etse, afva mustahak olur.”8
Biz, gecmiş ve gelecek gunahları bağışlandığı halde, gunde yuz defa tovbe eden bir Peygamberin (asm) ummetiyiz. Tovbe etmek bizim vazifemiz. Hulus-u kalbimiz ve samimiyetimiz nispetinde tovbemizin kabul edilmesini Rahmet-i İlÂhiyeden umarız. Umit kapısı acıktır ve umit etmekle emr olunduk. Umitsizlik bizim dinimizde yoktur.
Tevbe icin en muhim adım, niyettir, kararlılıktır, pişmanlıktır, affedilmeyi cidden ummak ve istemektir, Allah’ın rızÂsına tÂlip olmaktır, bu amaca ulaşmak icin harekete gecmektir, yoneliştir, Allah’a muteveccih olmaktır.
Tevbe icin bir diğer onemli adım da; tovbeye ulaşmış ve amel-i salihte yoğunlaşmış bir “topluluk” icerisine girmek; bu toplulukla beraber ibÂdet ve itaatte bulunmak ve bu “cemaati” terk etmemek; eski cevreye de donmemektir.
Bizim, dunyanın kirinden, gunahından, ufûnetinden, haramından ve mÂlÂyÂnî işlerinden kendimizi cekip alarak; Allah’ın adının anıldığı, tefekkur halinin yaşandığı, kalp ve aklımızın arındığı derslere “yonelişimiz” Allah katında makbule şÃ‚yÂn bulunuyor. Bu cercevede, bizi gunaha ceken cevreyi bırakıp; bizi ibÂdet ve itaate yonlendiren cÂmia ile birlikteliğimize hız vermek hÂlis tevbe icin onemli bir adım teşkil etmektedir. Kotu alışkanlıklarımızı bırakma kudretini de yine, bu takva sahibi toplulukla birlikteliğimizde bulabiliriz.
Dipnotlar:
1- Zumer Sûresi: 53
2- Nûr Sûresi: 31
3- Hûd Sûresi: 3
4- Tahrim Sûresi: 8
5- Hucurat Sûresi: 11
6- RiyÂzu’s-SÂlihîn, 16
7- RiyÂzu’s-SÂlihîn,17
8- Lem’alar, s. 91
__________________