Her insana musallat olan şeytanlar vardır. Nitekim bu konuda şoyle bir hadis-i şerif vardır: “Benim şeytanım bana teslim oldu.” (Tirmizi, Rada 17; Musned, III. 309)

Şeytanlar, hayra hicbir kabiliyeti olmayan, sırf şer işleyen ruhani bir varlık turudur. “Dumansız ve harareti cok şiddetli bir ateşten yaratılmışlardır (Hicr Sûresi, 27). İblisin asıl adı, Azazil idi. Cenabı Hakkın Hz. Âdeme (as.) secde etme emrinden yuz cevirmesi ve bu secde emrine kibirlenerek isyan etmesinden sonra, “iblis” ve “şeytan” isimlerini aldı.

İnsanlığın manevi terakkisinde, Allaha kulluk vazifesini yerine getirmesinde en buyuk engel, şeytandır. Kuran-ı Kerimde şeytan, insan icin “aduvv-u mubin-apacık bir duşman” olarak tavsif edilmiştir. Cenabı Hak, Kuran-ı Kerimde pek cok ayet-i kerimede muminleri şeytandan istiazeye, yani Allaha sığınmaya davet etmiştir. Şeytanın en buyuk hedefi insanları dinsiz yapmak, ateist yapmaktır. Bunu başaramazsa onları şirke sevk eder. Şeytan, insanı muşrik etmekle de yetinmez; zalim bir muşrik eder, sefih eder. Bununla da kalmaz, onu şirk adına, gece gunduz calışan bir dava adamı yapmaya calışır. Bu onun son hedefidir. Zira, dava sahibi olmayan bir muşrik şeytanın bendesi ise, şirki dava edinenler onun can yoldaşlarıdır.

Şeytan, butun oyunlarını boşa cıkararak hakkı, doğruyu, hayrı secen muminlerde taktik değiştirir. Muminin imanına ilişemeyeceğini anladı mı, onun ibadetiyle uğraşır; ibadetsiz bir mumin olmasını arzu eder. Bunu başaramazsa, farzlarla yetinmesini, sunnetlere, nafilelere yanaşmamasını ister. Bu isteği de gercekleşmezse, onun sadece şahsî ibadetiyle meşgûl olmasını, başkalara bir şeyler anlatmamasını arzu eder. Ve mumine şu yollu telkinlerde bulunur: “Koyunu koyun, keciyi keci ayağından asarlar.” Şeytan, insanı yoldan cıkarmak icin bircok hileye başvurur. Bu hile ve desiselerin bazıları şunlardır:

1. Şehvet ve ofke: Bunlar şeytanın insana tesir etme yollarının en buyukleridir. Bu sebepledir ki, hadis-i şerifte: “Şeytan kanın bedende cereyanı gibi insan vucuduna hulul eder. Onun yollarını aclıkla (orucla) daraltınız.” buyurulmuştur. Cunku şeytanın insana en buyuk hulul yolu şehvettir. Aclık ise şehveti kırar.

2. Hased ve hırs: Hırslı insan, hakkı gormekten kor ve hakikati duymaktan sağır olur.

3. Tama: Şeytan insana tama ettiği şeyleri ceşitli riya ve hilelerle sevdirir. Oyle ki, adeta tama ettiği şey, insanın mabudu olur.

4. Acelecilik : Acele anında insan duşunmeye fırsat bulamaz. Şeytan da bu anda ona vesvese verebilir.

5. Yoksulluk korkusu : Bu korku, insanı infaktan alıkoyar ve mal yığmaya davet eder.

6. Taassup: Şeytanın kalbe nufuz ettiği kapılarından biri de kendi meşrebinde olmayan muslumanlara karşı kin tutmak, onları kucumsemektir.

7. İhtilÂf

8. Şuphe: Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de cehalet ve gafletleri veya gunahlara dalmaları sebebiyle akılları darlaşan bazı kimseleri, akıllarının almayacağı imani meseleler uzerinde şupheye duşurmesidir.

9. Sui-Zan: Kim bir insan hakkında kotu duşunmeye başlarsa, şeytan bu kimseyi o adamın aleyhinde gıybet etmeye sevk eder. Yahut o adamın hakkına riayet ettirmez. Ona hakaret gozuyle baktırır. Şeytanın hile ve desiseleri, insana nufuz yolları elbette sadece bunlardan ibaret değildir. Kişilere, devirlere, şartlara gore cok değişik şekiller arz eder.

Şeytan insana zorla yaptırım gucune sahip midir?

Kur-an-ı Kerim'deki, "Şeytanın hilesi cok zayıftır" ayeti, şeytanın hile ve tuzaklarının zayıflığına dikkat ceker (Nisa suresi, 76) . Pek cok ayet de şeytanın insanlar uzerinde bir yaptırım gucu (sultası) olmadığını bildirir. (Mesela, İbrahim suresi, 22, Hicr suresi, 42; Nahl suresi, 99; İsra suresi, 65; Sebe suresi, 21) Bu durum, insanın sorumluluğu acısından son derece onemlidir. Eğer şeytan, boyle bir guce sahip olsaydı, o zaman insanlar "Ya Rabbi, sen bize şeytanı musallat ettin. O da bizim irademizi elimizden aldı. Bize bu gunahları zorla yaptırdı..." şeklinde Allah'ın huzurunda ozur beyan ederlerdi. Halbuki, şeytanın yaptığı sadece vesvese vermekten, cirkinlikleri, gunahları guzel gostermekten ibarettir. İnsan, isterse bu vesveseye uyar, gunahkar olur; isterse uymaz, Allah katında derece kazanır.

Şeytanla mucadelenin esası, onun direktiflerine muhalefettir. Onun icin bu duşmanı iyi tanımak gerekir. Kalbine gelen ilhamın, şeytandan mı, yoksa melekten mi geldiğini ayırt edemeyenler, coğu kere şeytanın vesvesesine aldanırlar. İnsanın kalbi, melek ve şeytan ilhamlarının bir carpışma alanıdır.Ehl-i iman, bu carpışmada Allah'a sığınarak şeytanın vesveselerinden kurtulmalıdır: " Şeytandan sana bir durtu (vesvese) gelirse, hemen Allah'a sığın. Cunku O, işitendir, bilendir. Takva sahipleri, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğunda, tezekkur ederler (duşunurler, Allah'ı anarlar, azabını hatırlarlar...) O zaman artık onlar, gercekleri gorenler haline gelirler." (A'raf suresi, 200-201) Boylece ehl-i iman, Allah'ın himayesindedir. Şeytan onlara vesvese verse bile, hemen Allah'ı anmak, azabını hatırlamakla kendilerine gelirler, şeytana aldanmazlar. Vesveseden kurtulup, gercekleri gorurler.

1- Bu hadiste gecen “esleme” kelimesi hem teslim olup boyun eğmeye mecbur oldu hem de Musluman oldu manalarına gelmektedir. Bu sebeple Musluman oldu anlamında alınırsa cennete girecek diye anlaşılabilir. Ancak bu kelimeyi hadisciler boyun eğip teslim oldu anlamında kabul etmişlerdir. Cunku şeytanın cevheri bozulduğundan Musluman olmasının soz konusu olamayacağını ifade etmişlerdir. (Tirmizi, Rada 17; İ. Cevzi, Telbisu İblis s. 34)

Şadi Eren (Doc. Dr.)

-alıntıdır-

selametle...
__________________