Ahmed Şahin


Sabır gosterir de konuyu okuma lutfunda bulunursanız 'mevsimlik yanlışlar'la neyi kastettiğimizi kolayca anlayacak, gercekten de uzerinde durmaya değer bir konu diyerek siz de duşunmeye başlayacaksınız.

Sozu daha fazla uzatmadan mevsimlik yanlışlarla neyi kastettiğimize geciyorum.
Bilindiği uzere gecmişte sokak bugunku kadar kontrolden cıkmamış, gunahlar bu kadar teşvik gorerek işlenir hale gelmemişti. O yuzden o gunku insanlardaki dindarlık, ahiretini kurtarma gayretinden başka mÂnÂya gelmiyordu. İnsanlar sadece ahiretini kurtarmak icin dindarlaşıyor, mazbut giyim kuşam icinde olma gereği duyuyorlardı.
- Ya bugun? Bugun de oyle mi?.. Bugun durum cok farklı. İnsanlar ahiretini kurtarmak niyetinden once dunyalarını kurtarmak icin de dindarlaşıyorlar, dindarlıktan faydalanıp yaygınlaşan gunah yanlışlarından kendilerini, aile, coluk cocuklarını dindarlıkla korumaya calışıyorlar.
İsterseniz bakın toplum hayatına. Her gecen gun yaygınlaşan kotu alışkanlık ve ahlÂkî yozlaşmadan kendilerini en cok koruyanlar dindar olanlardır. Cunku dinin insanı kotuluklere iten zaaflar hakkında yasaklayıcı hukumleri vardır. Bu hukumlere itaat eden dindarlar sadece ahiretini kurtarmakla kalmıyor, gittikce yaygınlaşan bağımlılık ve kotu alışkanlıklardan da aile ve cocuklarını muhafaza ediyor, boylece dunyalarını da kurtarabiliyorlar. İsterseniz İsra Sûresi'nin 32. ayetinin dindarları koruyucu ve kollayıcı ikazına bakın:
-Zina yapmayın!.. demiyor, Zinaya yaklaşmayın! diye ikaz ediyor. Cunku asıl mesele yanlışlara yaklaşmamaktadır. Yaklaşmayanın korunması kolay olur. Yaklaştıktan sonraki tahriklere direnmek zorlaşır, ateşe yaklaşanın isabet alması ihtimali gibi tehlike belirir. Onun icin kotuluklere vesile olabilecek, davetcilik mÂnÂsına gelebilecek tahrikci ve teşvikci goruntuleri de yasaklayan din, mustehcene bakılmasını da caiz gormuyor, mustehcen dolaşılmasını da, cevreye kotu ornek olunmasını da...
Hatta bu bakma konusunda bir diğer ayetin emri de bir başka koruyucu ozellik arz ediyor, bir de ona bakın lutfen:
- "İnanmış erkek ve kadınlar gozlerini harama bakmaktan kapasınlar!?" (Nur, 30)
Gozleri kapamak mumkun mu? Hayır! Ya nicin kapasınlar diyor?
-Oylesine gozlerini harama bakmaktan, mustehcene nazar etmekten korusunlar ki, sanki gozleri kapalıymış gibi hayallerini bile tertemiz, pırıl pırıl tutsunlar, zihinlerini kirlenmekten korusunlar.. mesajını veriyor.
Nitekim İmam-ı Şibli bu ayeti tefsir ederken: "Sadece kafa gozlerini kapamakla kalmasınlar, kalp gozlerini de kapalı tutsunlar, hayallerine almasınlar haramları, mustehcen goruntuleri..." diyor, hayali dahi tertemiz tutmamızı istiyor.
-Gozle bakış konusunda neden bu kadar ısrarlı ikaz ediliyor insanlar?
-Cunku butun gunahlar, ahlakî bozulmalar, gozle bakışla başlar, bakışın ısrarıyla baskı artar, sonra fiilî gunaha donuşur. Ustelik gozler baktıklarının resimlerini de ceker, hayalhanesine depo eder. Nereye gitse, nerede olsa artık cektiği bu resimler hayal Âleminde gozlerinin onundedir. Oğrenciyse dersine tam calışamaz, işci ise mesleğine tam yonelemez, fikir adamıysa zihnini toparlayamaz, derken her konuda gerileme, duşuş başlar bakışlarını korumayanlarda. Bu duruma duşmemek icin din yasaklar koyar, mensuplarını boylesine gerilemelere maruz kalmaktan kurtarır. Bundan dolayı soylemiş Bediuzzaman Hazretleri kitaplık captaki şu meşhur sozunu. Diyor ki:
"Dunyasını kurtarmak isteyen dinine sarılsın. Ahiretini kurtarmak isteyen dinine sarılsın. Her ikisini de kurtarmak isteyen dinine sarılsın!.."
Ne dersiniz, yaz yanlışlarından kendimizi korumaya alıyor muyuz? Boyle bir dikkat ve titizliğimiz soz konusu mu şu sıcak yaz mevsiminde?
__________________