Allah TeÂlÂ, Ramazan ayına, -Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bildirdiği gibi- diğer aylardan farklı pek cok ozellik ve ustunluk vermiştir ki, bazılarını şoyle sıralayabiliriz:
1. Oruc tutanın ağız kokusu, Allah nezdinde, misk kokusundan daha hoştur.
2. Melekler, oruclular icin iftar vaktine dek mağfiret diler.
3. Allah azze ve celle, (Bir hadis-i kudsi’de belirtildiği gibi) her gun cennetini susler ve şoyle buyurur: “Salih kullarımın uzerlerindeki sıkıntı ve eziyet veren şeyleri atarak sana gelmelerine fazla bir zaman kalmadı.” (Ahmed)
4. Bu ayda azgın şeytanlar zincire vurulur.
5. Cennetin kapıları acılır, cehennemin kapıları kilitlenir.
6. Yine bu ayda, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi vardır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan kimse, hayırdan mahrum kalmış demektir.
7. Ramazanın son gununde orucluların tum gunahları affedilir.
8. Allah TeÂlÂ, Ramazanın her gecesinde, bir grup insanı cehennem ateşinden azad eder.
Ey Ramazana erişme mutluluğuna kavuşan değerli kardeşim!
Boylesine ozellik ve faziletlere sahip olan bir ayı nasıl karşılayalım, diye hic duşundunuz mu?
Salih bir kul, bu ayı; nasuh bir tevbe, buyuk bir sadakat, tam bir kararlılık ve vakitlerini salih amellerle mamur ederek karşılar. Yuce Allah’tan, kendisine en guzel şekilde ibadet edebilmemiz icin bize yardım etmesini niyaz ederiz. (Âmin)
Gelin Ramazanı en guzel şekilde değerlendirmek icin ne gibi salih amellerde bulunmalıyız, sorusunun cevabını birlikte arayalım…
RAMAZANDA, OZELLİKLE YAPILMASI GEREKEN SALİH AMELLER
1- Oruc
Onderimiz ve orneğimizRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan orucunun değerini bakın ne guzel vurguluyor:
* “Âdemoğlunun butun amelleri kendisinindir. Bir iyilik on katı ile yedi yuz katına kadar mukÂfat gorecektir. Aziz ve celil olan Allah da ‘Oruc mustesnÂ, o Benimdir ve onun mukÂfatını verecek olan Benim. O; arzularını, yemesini ve icmesini Benim icin terk etti.’ buyurur. Oruclunun iki sevinci vardır; biri iftar ettiğinde, diğeri Rabbine kavuşacağı gundedir. Andolsun oruc tutanın (orucundan dolayı) ağız kokusunun değişmesi, Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur.” (Muttefekun aleyh)
* “Kim Ramazanı, (farziyetine) inanarak ve ecrini Allah’tan umarak orucla gecirirse gecmiş gunahları bağışlanır.” (Muttefekun aleyh)
Şuphesiz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu mujdesi sadece ac ve susuz kalanlarla sınırlı değildir. Bu mujdenin tam olması icin ayrıca şu sozlerine de dikkat etmeliyiz.
* “Her kim yalan soz soylemeyi ve o doğrultuda amel etmeyi terk etmeyecek olursa, onun yeme ve icmeden uzak durmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (BuhÂrî

* “Oruc bir kalkandır. Sizden herhangi bir kimse oruclu olduğu gunde cirkin soz soylemesin, kotu iş işlemesin, cahillik etmesin. Herhangi bir kimse kendisine sovecek olursa ‘Ben orucluyum.’ desin.” (Muttefekun aleyh)
İşte bu yuzden oruc tutan bir kimsenin; kulağıyla, gozuyle, diliyle, yani butun azalarıyla oruc tutması gerekir. Oruc tuttuğu gun ile oruclu olmadığı gun birbirine benzememelidir, oruclu olduğu gunlerde daha olumluya doğru bir değişiklik gozlenmelidir.
2- Kıyam (Geceyi İhya Etmek)
“Rahman’ın kulları yeryuzunde ağır ve vakur yururler. Cahiller onlara sataştıkları zaman onlar, ‘Selametle’ der gecerler. Onlar gecelerini Rablerine secdeyle, kıyamla (namaz kılmakla) gecirirler.” (Furkan, 25/63-64)
“Kim Ramazanı, (farziyetine) inanarak ve ecrini Allah’tan umarak orucla gecirirse gecmiş gunahları bağışlanır.” (Muttefekun aleyh)
Geceleri ihya etmek, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem ve ashabının tatbik ettikleri bir sunnetti. Hz. Aişe radıyallahu anha şoyle der: “Gece namazı kılmayı bırakma. Cunku Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onu bırakmaz; hastalanır veya yorgun duşerse oturarak namazını kılardı.” (Ebû DÂvûd)
Hz. Omer radıyallahu anh da geceleri arzuladığı kadar namaz kılar, gece yarısı olunca da aile bireylerini namaza kaldırırdı. Onlara, “Namaza, namaza” dedikten sonra “…Ve aile halkına da namazı emret, sen de ona sebatla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz, seni rızıklandıran Biziz. Guzel akibet muttakîlerindir.” (TÂhÂ, 20/132) ayetini okurdu.
Saib İbn Zeyd radıyallahu anh şoyle anlatıyor: Bizim imamımız gece namazında her rekÂtta iki yuze yakın ayet okurdu. O kadar yorulurduk ki yaşlılarımız ancak ağaclara yaslanarak ayakta durabilirdi. Namazımız da sabaha doğru ancak tamamlanırdı.
3- İnfak
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanların en comerdiydi. Diğer zamanlara gore Ramazanda daha cok infak etmeye calışırdı. Hatta o kadar cok ve o kadar hızla infak ederdi ki, eline gecen şeyi hızla elinden cıkardığından (yani infak ettiğinden) dolayı “fırtına gibi infak ettiği” soylenirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bizlere de bunu oğutlerdi:
“Sadakanın en faziletlisi Ramazanda verilenidir.”(Tirmizî

Hz. Omer radıyallahu anh şoyle der: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sadaka vermemizi emretti. Bu sırada benim de bir miktar malım vardı. Kendi kendime, ‘Eğer, Ebû Bekir’i gecmem mumkunse onu işte bugun gececeğim.’ dedim ve malımın yarısını getirdim. Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem, “Aile halkına ne bıraktın?” diye sordu. Ben de ‘Bunun kadar’ dedim. Ebu Bekir radıyallahu anh ise yanındakilerin hepsini getirdi. Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem, ona, “Ailene ne bıraktın?” diye sorunca, Ebu Bekir radıyallahu anh, ‘Onlara Allah ve Rasûlunu (sevgisini) bıraktım.’ dedi. Ben de ‘Hicbir hususta ebediyen seni gecemeyeceğim.’dedim.” (Ebû DÂvûd, Tirmizî

Gorulduğu gibi Ramazan ayında verilen sadakanın bir ustunluğu, bir ozelliği vardır. O halde bu konuda elimizi acık tutmalı, durumumuza gore sadaka vermeye, infakta bulunmaya gayret etmeliyiz.
Ramazanda sadaka vermenin de bircok ceşidi vardır ki, en onemli ikisi şunlardır:
a) Yemek Yedirmek:
“Onlar, kendi canları cekmesine rağmen yemeği; yoksula, yetime ve esire yedirirler. ‘Biz size Allah rızası icin yemek yediriyoruz; sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkur bekliyoruz. Biz, sert ve belÂlı bir gunde Rabbimizden (O’nun azabına uğramaktan) korkarız.’ (derler). İşte bu yuzden Allah onları o gunun fenalığından esirger; (yuzlerine) parlaklık, (gonullerine) sevinc verir. Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lutfeder.” (İnsan, 76/8-12)
Selef-i salihîn, yemek yedirmeye (bircok ibadete gore) oncelik tanır, bunun icin cok buyuk gayret gosterirdi. Ac bir kimseyi doyurmak ile salih arkadaşlarını doyurmak arasında bir fark yoktu. Yemek yedirilecek kimsenin fakir olması gerektiğini duşunmezlerdi.
Seleften birisi şoyle diyor: “Arkadaşlarımdan on kişiyi dÂvet edip onlara canlarının cektiği bir yemeği yedirmek, benim icin on tane koleyi azad etmekten daha sevimlidir.”
Seleften pek cok kimse, oruclu olduğu halde iftarını acacağı yemeği başkasına yedirir, onu kendine tercih ederdi. Onlar, kendileri oruclu olduğu halde kardeşlerini yedirir, bununla da yetinmeyip onlara hizmet eder ve onların rahat etmeleri icin de gayret gosterirlerdi.
Yemek yedirme ibadeti, birtakım ibadetlerin de kaynağıdır: Şoyle ki, kendilerine yemek yedirilen Musluman kardeşler sevinir, aralarındaki muhabbet beslenir. Bu da cennete girmeye sebeb olur: “İman etmedikce cennete asla giremezsiniz, birbirinizi sevmedikce de asla iman etmiş olamazsınız.” (Muslim)
Ayrıca yemek yedirmek sebebiyle salihlerle bir araya gelinmiş olur. Onlarla birlikte yenilen yemek neticesinde ibadetler icin guc/kuvvet kazanılır. Onlara bu hususta yardımcı olunduğu icin de ecir umulur.
Yine salihlerle bir araya gelmek kişinin Allah’a itaat etmesine katkı sağlar. Zira itaat eden insanlarla birlikte olmak onun da itaatini artırır.
b) İftar Vermek:
“Orucluyu iftar ettiren, onun kadar sevap alır, oruclunun ecrinden de bir şey eksilmez.” (Nesaî

“Kim bir orucluyu iftar ettirir yahut bir gaziyi donatırsa ona da onların ecrinin aynısı vardır.” (Ahmed)
4- Daha Cok Kur’Ân Okumaya Gayret Etmek:
Bizim icin guzel bir ornek olduklarından dolayı selef-i sÂlihînin Ramazanındaki iki hususa değineceğiz:
a) Cokca Kur’Ân-ı Kerim okurlardı.
Âlimlerin bildirdiği gibi Ramazan ayı, Kur’an ayıdır. Bu yuzden Muslumanın bu ayda, diğer zamanlara gore daha cok Kur’an-ı Kerim okuması, okuyamıyorsa dinlemeye gayret etmesi gerekir.
Selef-i salihîn, Allah’ın Kitabını okumaya veya dinlemeye cok fazla itina gosterirdi.
CebrÂil aleyhisselÂm, Ramazan ayında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile Kur’Ân-ı Kerim’i karşılıklı okurdu.
Selef-i salihînden kimi Kur’Ân-ı Kerim’i uc gecede bir Ramazan kıyamında (teravihte) hatmederdi. Bazıları yedi gunde bir, bazıları da on gunde bir hatmederdi. Onlar namazda da, namazın dışında da Kur’Ân-ı Kerim’i surekli okurlardı.
İmam ŞÃ‚fiî rahimehullah, Ramazan ayında Kur’an’ı altmış kere hatmederdi ve bunları namazın dışında yapardı.
İmam ŞihÂbuddin ez-Zuhrî rahimehullah da Ramazan ayında hadis okumaktan ve ilim ehliyle sohbet etmekten kacınır, daha fazla Kur’Ân-ı Kerim okumaya calışırdı.
İmam Sufyan es-Sevrî rahimehullah ise, Ramazan ayı girince nafile ibadet yapmak yerine daha fazla Kur’Ân-ı Kerim okurdu.
İmam İbn Receb el-Hanbelî rahimehullah şoyle der: “Kur’Ân-ı Kerim’in uc gunden daha az bir surede hatmedilmesine dair olan yasaklamalar, bunun surekli olarak yapılmasıyla ilgilidir. “Ramazan ayında, ozellikle Kadir gecesinin arandığı gecelerde veya Mekke gibi faziletli mekÂnlarda, bu zamanın ve mekÂnın faziletini ganimet bilerek Kur’Ân-ı Kerim’i cokca okumak mustehabdır ve bu nehiyden mustesnadır.”
b) Kur’Ân-ı Kerim’i okumaları veya dinlemeleri Allah TeÂlÂ’dan korkmalarına ve urpermelerine sebeb olur, bu yuzden de ağlarlardı.
Selef-i salihînin Âdeti, uzerinde duşunmeden, kavramadan, şiir okur gibi Kur’an-ı Kerim’i hızlıca okumak değildi. Onlar Allah azze ve celle’nin kelamından etkilenir ve bundan dolayı kalpleri urperirdi.
BuhÂrî’de Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anhumÂ’nın şoyle dediği nakledilir:
“Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem bana, “Kur’Ân oku.” dedi. Ben, “Kur’Ân sana indirilmişken onu yine sana mı okuyayım!?” dedim. O, “Onu başkasından dinlemeyi severim.” dedi. Ona Nis sûresini,“Her ummetten birer şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur?” (NisÂ, 4/41) buyruğuna varıncaya kadar okudum. Bu sefer, “Bu kadarı yeter” dedi. Ona donup baktığımda gozlerinden yaşlar boşalıyordu.”
BeyhÂkî de Sunen’inde Ebû Hureyre radıyallahu anh’ın şoyle dediğini nakletmektedir: Allah TeÂlÂ’nın, “Şimdi siz bu soze (Kur’Ân’a) mı şaşırıyorsunuz? Guluyorsunuz da ağlamıyorsunuz!” (Necm, 53/59-60) buyruğu nazil olduğunda Suffe ehli, gozyaşları yanaklarından akıncaya kadar ağladı. Onların ağladıklarını farkeden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de onlarla birlikte ağladı. Onun ağlaması uzerine bizler de ağladık. Bunun uzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah korkusundan ağlayan kimse cehenneme girmez.” buyurdu.
İbn Omer radıyallahu anhuma da Mutaffifîn sûresini, “Oyle bir gun ki, o gunde Âlemlerin Rabbinin huzurunda divana duracaklar.” (Mutaffifîn, 83/6) buyruğuna varıncaya kadar okudu. Sonra yere yıkılıncaya kadar ağladı.
MuzÂhim b. Zufer şoyle der: Sufyan es-Sevri, bize akşam namazını kıldırdı. “Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz.” buyruğuna varınca kıraati kesilinceye kadar ağladı. Daha sonra Fatiha suresini yeni baştan okudu.
5- Guneşin Doğmasına Dek Mescidde Kalmak:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazını kılınca guneş doğuncaya kadar namaz kıldığı yerde otururdu. (Muslim)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurmaktadır:
“Kim sabah namazını cemaatle birlikte kılar sonra da guneş doğuncaya kadar oturup Allah’ı zikreder daha sonra da iki rekÂt namaz kılarsa bu onun icin tam ve eksiksiz olarak bir hac ve umre ecri gibi olur.”(Tirmizî

Ey sevgili kardeşim, her gun umre ve hac sevabı almak istemez misin?!
Acaba bu ibadet vasıtasıyla her gun hac ve umre sevabı kazanmak mumkunse ya Ramazan gunlerinde yapılırsa ecri ne olur? Bu yuzden geceyi namaz kılmakla gecirmek sûretiyle pek buyuk mukÂfatlar kazanmak icin Allah’ın yardımını dilemeli, bu hususta salihlere uymalıyız. Allah rızası icin nefislerimizle cihad etmeli ve cennet makamlarının zirvelerine ulaşabilmek icin buyuk gayretler gostermeliyiz ki, himmetimiz yuksek olsun.
6- İtikÂf:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, her Ramazan ayının son on gunu itikÂfa girerdi. Vefat ettiği yılın Ramazanında ise yirmi gun itikÂfa girdi.”(BuhÂrî

İtikÂf; Kur’an okumak, namaz kılmak, zikir, dua gibi pek cok itaati bir arada bulunduran ibadetlerden biridir. İtikÂfı denemeyen bir kimse bunun zor ve sıkıntılı olduğunu duşunebilir. Ancak bu, Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimseler icin pek kolaydır. Her kim salih bir niyet ve samimi bir kararlılıkla kuşanırsa, Allah da ona yardım eder. İtikÂf, ozellikle Kadir gecesini bulmak maksadıyla Ramazan ayının son on gununde yapılan şer’î bir halvettir. İtikÂfta bulunan kimse, kendini, Allah’a itaate ve Allah’ı zikretmeye hasretmiş, O’nu zikretmekten uzaklaştıracak her şeyle ilişkisini kopararak butun kalbiyle ve bedeniyle Rabbine ve kendisini Rabbine yakınlaştıracak şeylere yonelmiş olur. Boyle bir kimsenin Allah TeÂl ve O’nun kendisinden razı olması dışında hicbir maksadı kalmaz.
7- Ramazanda Umre Yapmak:
“Ramazan ayında yapılan bir umre, bir hacca denktir.”(Muttefekun aleyh)
“(Ramazan umresi) Benimle yapılan bir hac gibidir.” (Fethu’l-BÂrî

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir hac yapabilene ne mutlu!
8- Kadir Gecesini Araştırmak:
“Biz onu (Kur’Ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren oldu mu? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir, 97/1-3)
“Kadir gecesini, (faziletine) inanarak ve ecrini de umarak namazla geciren bir kimsenin gecmiş gunahları bağışlanır.”(Muttefekun aleyh)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Kadir gecesini araştırır ve ashabına da bu geceyi araştırmalarını emrederdi. Ramazanın son on gununun gecelerinde, aile fertlerini, Kadir gecesine erişmeleri umuduyla ibadet icin uyandırırdı.
Omrunu bir hic uğrunda harcayan kul!
Peygamberimiz ve selef-i salihîn, bu buyuk gecenin hayrına ulaşabilmek amacıyla yıkanır, temizlenir ve ibadetlerini de buyuk bir ihtimamla yapardı.
Sen de boyle yaparak, şimdiye kadar kacırdıklarını Kadir gecesinde telÂfi etmeye bakmalısın! Elbet bugunun de hesabı verilecek! Kadir gecesinde yapılan bir amel, başka zamanlardaki bin ayda yapılan amelden daha hayırlıdır. Bu hayırdan mahrum kalan, gercekten cok şeyden mahrum kalmış biri olur.
Ramazanın son on gununde yer alan Kadir gecesinin, ozellikle tek gecelerde bulunma ihtimali daha kuvvetlidir.
Ubey b. Ka’b şoyle derdi: Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem’in belirttiği işaretlere gore guneş, Kadir gecesinin sabahında gozu rahatsız eden parıltısı olmaksızın doğar.
Hz. Aişe radıyallahu anha’nın Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e şoyle dediği nakledilmektedir:
“Ya Rasûlallah! Kadir gecesine rastlarsam ne diyeyim?”Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de (اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي)“‘Allah’ım! Şuphesiz ki Sen cok affedensin, affetmeyi seversin, beni de affet.’ de!”(Buhari) buyurdu.
9- Cokca Zikir, DuÂve İstiğfÂrda Bulunmak:
Ramazanın tum gun ve geceleri faziletlidir. Bu gunleri ganimet bilerek cokca zikir ve dua etmek, ozellikle de duaların kabul edildiği anlarda buna dikkat etmek gerekir. Bunlar da şunlardır:
a- Oruc acma vakti: Bu vakitte yapılan dua geri cevrilmez. Bu da iftar saatidir.
b- Gecenin son ucte biri: Sahih hadislerden oğrendiğimize gore Rabbimizin, izzet ve celÂlinin layık olduğunca dunya semasına inip de “Bir dilekte bulunan kimse var mı ona vereyim, mağfiret isteyen var mı onu mağfiret edeyim.” dediği vakit, gecenin son ucte biridir.
c- Seher vaktinde istiğfar: “Seher vakitlerinde de istiğfÂr ederlerdi.” (ZÂriyat, 56/18)
d- Cuma gunu duası: Cuma da duanın kabul edildiği vakit kollanmalı, cuma gununun son vakti; ozellikle ikindi ezanı sonrası duayla değerlendirilmelidir.
Bu cennet bahcelerinde salih amellerin golgesinde yaptığımız bu gezintiden sonra cok onemli bir noktaya değinelim ey aziz kardeşim!
Bu onemli nokta nedir bilir misiniz? İhlastır. Nice oruclu, oruc tutmasına rağmen aclık ve susuzluktan başka bir şey kazanamaz. Nice namaz kılan kişi vardır ki, uykusuzluk ve yorgunluktan başka bir şey elde edemez. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Kim imanla ve ecrini yalnız Allah’tan umarak Ramazanı oruclu gecirirse gecmiş gunahları affolunur.” hadisindeki “imanla ve ecrini yalnız Allah’tan umarak” sozuyle bu onemli noktaya işaret etmiştir.
Selef-i salihîn, kabul edilmeyeceği korkusuyla amellerini gizli yapmaya ozel gayret gosterirdi!
Muhammed b. VÂsî rahmetullahi aleyh şoyle der: “Oyle kimselere yetiştim ki, onlardan birinin başı, hanımı ile birlikte aynı yastıkta olduğu halde yanağının altındaki yastık gozyaşlarıyla ıslanırdı da hanımı bunun farkına varmazdı. Yine oyle kimselere de yetiştim ki, safta namazdayken -her birinin- gozyaşları yanaklarına akardı da yanıbaşındaki bile bunun farkına varmazdı.”
SufyÂn es-Sevrî rahmetullahi aleyh, “Oğrendiğime gore kul, gizlice bir amelde bulunur. Fakat şeytan onun peşini bırakmaz, nihayet onu yenik duşurur ve bu amel, alenî yapılmış gibi yazılır. Sonra şeytan onun peşini yine bırakmaz, o da sonunda bu ameliyle ovunmeyi arzu eder. Bu sefer ameli, alenen yapılmış olmaktan da silinerek riyakÂrca yapılmış olarak kaydedilir.” demiştir.
İmam Ebu Eyyub es-Sahtiyanî, gece namazına kalkarken yanıbaşında yatan hanımına fark ettirmeden kalkmak icin hırsız gibi davranırdı. Sabah namazı vakti girince de sanki yeni kalkıyormuş gibi ehl-i beytini namaza kaldırırdı.
İbn Ebî Udey şoyle anlatıyor: Davud İbni Ebî Hind (Âlim ve Âbid bir zattı), kırk sene nafile oruc tuttu da ehl-i beyti bile farkına varmadı. Ayakkabı yapan bir insandı. Sabah işe giderken yanına aldığı yemeğini yolda tasadduk ederdi. Eve dondukten sonra da akşam yemeği yiyormuş gibi iftar ederdi.
10- Ramazanda Boş Şeylerle Meşgul Olmak
Vakti boşa gecirmek ve Allah’a itÂat dışında şeylerle ziyan etmek... İşte gaflet, ilahi rahmetten ve ilahi lutuflardan yuz cevirmek diye buna denir.
“Kim de Beni anmaktan yuz cevirirse şuphesiz onun icin dar bir gecim vardır ve Biz onu, kıyamet gunu kor olarak haşrederiz. O, ‘Rabbim! Beni nicin kor olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten gorur idim!’ der. Buyurur ki: ‘İşte boyle. Cunku sana ayetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugun de aynı şekilde sen unutuluyorsun!’ Boylece, israfa sapanı ve Rabbinin ayetlerine inanmayanı cezalandırırız. Rabbinin azabı, elbette daha şiddetli ve daha sureklidir.” (TÂhÂ, 20/124-127)
Ey Ramazanın hayrını ve bereketini yaşayan Musluman kardeşim!
Gaflet icinde yaşayan Musluman evlatlarının da bu hayrı ve bereketi alması icin gayret etmeliyiz. Dosdoğru yola gelip hidayet bulmaları icin onları davet etmeli ve gıyabında onlara dua etmeliyiz. Umit ederiz ki, Allah dualarımızı kabul eder ve ebedî zilletten kurtuluruz. (Âmin)
__________________