İbadetleri Yerine Getirmede Tembellik Etmek

Bu dunya hayatında bize ayrılan zaman oldukca sınırlı olduğu hÂlde coğumuz işlerimizi sonsuza değin zamanımız varmışcasına erteleriz Şimdi yapılması gereken işlerin, belirsiz gunlere ertelenmesi, felaket olarak nitelenebilir.

Gercekten bu yaşamın aksamasına ve duzenin bozulmasına hatta sosyal bir karmaşaya yol acabilecek bir sorundur Bir doktorun, ameliyat masasında yatan hastaya karşı uşengec bir tutum geliştirdiğini, bir itfaiyenin tembellik gosterdiğini ve yangın mahalline saatler sonra vardığını, hic kimsenin işleri olması gerektiği zamanda ve bicimde yapmadığını bir duşunun… Hele soz konusu iş, "ibadet" hayatı, Allah'a karşı gorevler, kulluk olunca durum daha vahim bir hÂl alıyor.

İbadetleri yerine getirmede tembellik etmenin, normal yaşamda gosterilen tembellikten daha buyuk bir ayıp ve kusur, manevî bir hastalık olduğu acıktır.

Zira burada Âlemlerin yaratıcısına karşı gorevlerde bir uşengeclik; insanın ebedi Âhiret hayatına yonelik bir tehdit soz konusudur Buyuk Mutasavvıf Ebû Abdurrahman es-Sulemî, ibadetlerde gosterilecek tembelliği "Nefsin Ayıpları" isimli kitabında (s 17) şu şekilde bir sıralamaya tabi tutmuştur: İnsanın daha once yapıyor olduğu ibadetleri yerine getirmede tembellik etmesi, ibadetleri yerine getirmede tembellik etmesinden daha buyuk ayıptır.

İbadetleri yerine getirmedeki tembellik ve kusurunu umursamaması ise, bu ikisinden daha kotudur Bu tembelliğini farkında olmaması, ondan cok daha ileri bir ayıptır İbadetleri yerine getirmede tembellik etmesine rağmen Allah'a karşı gorevlerini en guzel bicimde yerine getirdiğini sanması ise, bir insanın yapabileceği en buyuk ayıp ve en cirkin iştir.

Tembellik, insanı, yapması gereken sorumluluk ve işlerden ya butunuyle alıkoymakta veya başka bir zamana ertelemesine, geciktirmesine yol acmaktadır.

Ayrıca yapılan işlerde nitelik ve kalitenin de duşmesine sebep olmaktadır Zira uşenerek, istemeye istemeye yapılan işin, o iş icin belirlenen standartlarda olmayacağı acıktır Bunun ibadet hayatındaki adı ise munafıklıktır ki, Allah onları, bu tutumlarını da acığa vurarak şoyle yermektedir: "Şuphesiz munafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; hÂlbuki Allah onların oyunlarını başlarına cevirmektedir Onlar namaza kalktıkları zaman uşenerek kalkarlar, insanlara gosteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler" (Nisa, 142)


İbadetlerde Tembelliğin Nedenleri



İnsanın ibadet hayatındaki tembellik en başından itibaren bulunabileceği gibi sonradan da ortaya cıkabilir. Canlı, neşeli ibadet gunlerinin ardından insanın aynı ibadetleri isteksizce yapması, daha once buyuk bir heyecan ve istekle yaptığı ibadetlerde daha sonra gevşeklik gostermesi bu turden bir tembelliktir.

Peki, insan ibadetlerinde nicin tembellik eder? Onları uşene uşene yerine getirir? İnsanı Allah'a karşı kulluk gorevlerinde tembellik yapmasına neden olan etkenlerin one cıkan birkacı şunlardır:

1- Tembellik, tokluğun, cok yemenin mirasıdır. İnsan cok yediğinde bedeni hantallaşmakta, uzerine bir ağırlık cokmekte ve duyular canlılığını kaybetmektedir. Ayrıca mide dolunca insanın nefsÂni melekeleri kuvvetlenmekte ve kalbe egemen olmaktadır.

2- Bir diğer neden; insanın ibadetleri yaptığı ve bunda başarılı olduğu donemlerde Rabbine az şukretmesidir. HÂlbuki nimetlerin şukru azalınca, o nimeti elinde bulunduran kişi, onu hakkıyla değerlendirip, kıymetini bilemez ve ondan dolayı sorumluluklarını yerine getiremez. Derken bu durumun farkına da varamaz ve kotu fiillerini guzel gormeye başlar. Allah TeÂl şoyle buyurmaktadır: "O hÂlde, işlediği kotu, cirkin fiillerin cazibesine kapılıp sonunda onları guzel goren biri, şeytanın adamlarından başkası olur mu?" (Fatır, 8)

3- Bir diğer neden de; insanın, dunyevîleşmesi, dunya hayatının zevk ve menfaatlerine kendini kaptırmasıdır. Dunyanın gecici haz ve faydalarının ardınca suruklenmesidir. Halbuki insan, dunyevî zevk ve duşkunluklerinden kopmadıkca, ahiret işlerine kendini verememektedir. İc dunyasını Allah'ın dışındaki her şeyden temizlemedikce, Allah'a ihlÂs ve samimiyetle yonelememektedir.

Cunku nefis, yapısı itibariyle asla Hakk'a ilgi duymaz ve Hakk'ı sevmez. Nefsin bu ozelliğinden dolayı Yahya b. Muaz şoyle demiştir: "Kim nefsÂnî arzularını terk ederek Allah'a yaklaşmaya cabalarsa, Allah iyi ameller işlemesini sağlayarak o kişiyi kotuluklerden korur."

4- Kişinin Allah'ın kendisine sunduğu nimetler hakkındaki bilgisinin sığ ve yuzeysel olması; bu nedenle Allah'ın ona olan buyuk nimet ve lutuflarını azımsamasıdır.

İbadetlerde Tembellikten Kurtulmanın Yolu

Uyanık, kalbi diri bir insan bu tembelliğin farkına varması uzun surmez. Hemen onlem alma, kendine musallat olan tembellikten kurtulma yolunda caba gosterirse bu hÂl ondan gider. Aksi takdirde bu durum artarak ilerler ve en sonunda ibadetten tiksinme ve uzaklaşma sınırına varır. Eğer ibadetlerinde tembel insan hÂl icinde bulunduğu durumun farkına varamazsa, bu kotu huy insandaki ilerlemesini surdurur ve insanın yoldan cıkmasına neden olur.

Yoldan cıkan insan butun bu olumsuz durumuna rağmen kendini Allah'a karşı guvende hisseder. Bu guven duygusuyla acıktan, alenen gunah işlemekten sakınmamaya başlar. Boylece hem Allah'ın hem de muslumanların gozunden duşer, aşağılık biri olur.

İbadet hayatındaki tembelliğinin farkına varan insan, kendisinde ortaya cıkan tembelliğinin nedeni araştırarak işe başlar. Bu nedeni bulduğunda onu ortadan kaldırmak suretiyle tembelliğinden de kurtulabilir.

Aşağıda tembellikten kurtulmanın temel aracları verilmiştir. Bunlar mutasavvıf Âlimler tarafından tavsiye edilen yontemlerdir.

1- İbadetleri yerine getirmede tembellikten kurtulmanın yollarından biri, az yiyip icmek, nefsi ac bırakmaktır. Nefis, ac kalınca zayıflamakta, zevk ve duşkunluklerini terk etmektedir. Bunun ardından nefis uysallaşmakta, yola gelmektedir.

Yahya b. MuÂz şoyle demiştir: "Aclık oyle bir gıdadır ki, Allah onunla hakikatten hic sapmamış olanların (sıddîk) bedenlerini kuvvetlendirir." Allah dostlarında biri kendini ornek vererek, aclığın ibadetle ilişkisini şoyle anlatır: "Canım, ibadetin en tatlı ve en zevklisini, karnım aclık ve susuzluktan sırtıma yapıştığı zaman bulur." Elbette İslam bizden nefsimizi helak edercesine butunuyle kendimizi yemekten icmekten alıkoymayı yasaklamış; bize dengeli ve orta yollu olmamızı emretmiştir

. Bu konuda Hz. Peygamber'in (s.a.v.) tavsiyesi şoyledir: "İnsanoğlu midesinden daha kotu bir kap doldurmamıştır. Halbuki kendisini ayakta tutacak birkac lokmacık ona yeter. Eğer mutlaka yemesi gerekiyorsa; o hÂlde midesinin ucte birini yemek, ucte birini icmek, ucte birini de nefes almak icin ayırmalıdır." (Tirmizî, 2380; İbn MÂce, 3349)

2- Seherlerde uyumamak, surekli olarak Allah'a sığınmak, O'nun zikrine ve Kitabını okumaya devam etmek. Tembellik gostermeksizin ibadetleri yerine getirdiği onceki calışkan haline tekrar donebilmesi icin Allah'a surekli dua etmek. O zaman belki Allah, tekrar ona onceki canlı ibadet hayatını lutfeder; ibadet ve taat yolunu ona yeniden bahşeder.

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde şoyle buyurur: "Sana faydalı olan şeye karşı gayret goster. Allah'tan yardım dile." (Muslim, Kader 34, (2664).) İmam Nevevi, "Faydalı olana gayret goster"den maksadın, ibadete karşı hırslı olmak, bu konuda Allah'tan yardım istemek olduğunu soylemiştir. (Kutubi Sitte Muhtasarı ve Tercumesi, 14/24)

3- Kendini surekli ic denetim ve ozeleştiriye tabi tutarak, nefsin arzu ve isteklerine muhalefet etmek, onu tutku ve ihtiraslarından alıkoymak ve ona hoşlanmadığı davranış ve hareketleri yaptırmak.

4- İbadetleri toplu olarak, cemaatle yerine getirmeye gayret gostermek.

5- Yemesinde icmesinde ve butun kazancında haramdan uzak durup, helalinden yiyip icmek.

6- Kalbi, saf tevhitten başka her şeyden temizlemek. Bu aynı zamanda insanın gerek ibadet esnasında gerekse tum işlerinde tum varlığıyla kendini Allah'a verebilmesinin de olmazsa olmaz şartıdır.

Nitekim Cuneydi BağdÂdî'ye: "Her şeyden soyutlanıp butunuyle Allah'a yonelmek nasıl gercekleşir?" diye sormuşlar.

O bu soruya: "Gunahta ısrar etmeyi gideren bir tevbe, tevbeyi ertelemeyi gideren bir korku, kişiyi iyi ameller işlemeye yonelten canlı bir umut, değişik zamanlarda Allah'ı anmak, arzularına ulaşmayı uzak, olumu yakın gormek ve nefse muhalefet etmekle." diye cevap vermiş. Ona: "Peki, kul bu duruma nasıl ulaşır?" diye tekrar sorulunca: "Ancak, icinde saf tevhitten başka hicbir şeyin bulunmadığı bir kalp ile." karşılığını vermiş.
__________________