Gıybet veya Leş Kargalığı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Gıybet veya Leş Kargalığı
-
09-09-2019, 02:48:40
Gıybetten uzak kalabilmek icin evvela gıybetin dindeki yerini cok iyi belirlemek lazımdır. Kur’Ân-ı Kerim bu konuda:
أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا
Hic sizden biriniz olmuş kardeşinin cesedini yemekten hoşlanır mı?” (HucurÂt Sûresi, 49/12) buyurarak, lisÂn-ı nezîhisine rağmen bu meseleyi olu kardeşinin etini yemeye benzeterek, “leş yemeyin” diyor. Bunun bir diğer mÂnÂsı, “leş kargalığı yapmayın” demektir. Ustad’ın enfes tespitleri icinde meseleye yaklaşacak olursak şoyle diyebiliriz: “Sizin vicdanınıza ne olmuş ki, insanken boyle leş kargalığı yapıyorsunuz! Hayat-ı ictimaiyeden nasibini alan heyet-i ictimaiyenize ve umumî ruhunuza ne olmuş ki kendi heyetinizi yaralıyorsunuz!”
Kur’Ân, gıybet etmeyi olu eti yemeye benzettiği gibi, ruya tabircileri de ruyasında et yediğini goren bir insanın bu hÂlini, gıybet olarak tevil ederler. Yani her ne eti olursa olsun ruyasında ağzına et alıp geveleyen bir insanın, birisini cekiştirmiş, onun etini ciğnemiş olduğu şeklinde tabir ederler. Demek ki, gıybet etme meselesi misal Âleminden onun ruyasına bu şekliyle intikal etmektedir. Buradan hareketle şoyle diyebiliriz: Dunya hayatında gıybet eden kimse, ihtimal, berzahta ve kabir Âleminde vahşi bir hayvan gibi temessul edecektir. Cunku ancak vahşi hayvanlar ısırıp leşleri dişlerler.
Gıybet, bazen bir adamı ısırma şeklinde olurken bazen de kudurmuş kurtlar gibi, koskocaman bir cemaate saldırmak suretiyle olur. Bilmiyorum bir surunun icine dalan kurtları hic gordunuz mu? Onlar suruye daldıklarında bir tanesiyle karınlarını doyurmak yerine, birinin kuyruğunu koparır, oburunun ayağını ısırır, bir diğerinin de gırtlağını delerler ve boylece bu meret hayvanlar o suruden elli tanesini yaralarlar. Aynen bunun gibi, bazı kendini bilmez densiz gıybetciler ağızlarını her actıklarında oyle ulu orta konuşurlar ki, dilleriyle sayısız insanı yaralar ve neticede ise esasen kendi hayat-ı mÂneviyelerini mahveder ve kendi ahiret yıldızlarını karartmış olurlar.
Hazreti Pîr’in has talebelerini tanıdığımda onlardan cok şey oğrendim. Mesel onlarda cok ciddi bir istibra hassasiyeti gordum. Aynı şekilde elbise temizliği hususunda da cok hassas olduklarını muşÃ‚hede ettim. Az yiyip, az icip, az uyuyup hayrete varmayı da onlarda gordum. Kısaca Bent Deresi, Hacı Bayram ve Suleymaniye gibi kaldığım guzel mekÂnlarda Muslumanca bir hayata şahit oldum. Onları tanıyınca kendi kendime şoyle demiştim: “Hayata yeniden uyanıyor, ruhta yeniden bir diriliş yaşıyorum.” Onlar, cevrelerindeki insanlara bu guzel hasletleri kazandırmışlardı. Ben kendi kabiliyetime gore o guzel hasletlerden bazılarını alabildim. Fakat kim bilir, Allah’ın inayet ve keremiyle, bu kıymetli zatlardan cok daha derince istifade eden ve onlar vesilesiyle daha derince bir dirilişe mazhar olan niceleri vardır.
İşte o zatlarda dikkatimi ceken onemli bir husus da, gıybetten sakınma mevzuunda gosterdikleri azami hassasiyetti. Mesel siz Tahir Ağabey’in yanında: “Filanca konuşurken boynunu eğerek konuşuyordu” veya “konuşurken durgun durgun bakıyordu” gibi gıyabında konuştuğunuz o şahsın duyduğunda rahatsız olabileceği bir laf etseydiniz, hemen “Niye gıybet ediyorsun? Senin dilini kokunden kesmek lazım.” cevabını alırdınız. Bu zatlar cevrelerini gıybetten sakındırdıkları gibi elbette kendileri de gıybetten hep uzak dururlardı. Mesel ben ne Tahir Ağabey’den, ne Hulusi Efendi’den, ne Mustafa Gul, ne de Sungur Ağabey’lerden gıybetin cok kucuğunu dahi duymamışımdır. Size tanıdığım insanların hÂlini arz ediyorum. Ancak maalesef şu anki hÂlimiz itibarıyla bizim icin aynı şeyleri soyleyemeyeceğim.
Kuzu Postuna Burunmuş Hınzır Kurt
Gunumuzde ilim, iman ve irfan hareketleri icinde, belli olcude iman-ı tahkike ulaşılmış ve Allah’ın izniyle iman ve imanın hayata hayat kılınması hususunda bir mesafe alınmıştır. Mesel belli olcude zinadan uzaklaşılmıştır. Belli olcude diyorum cunku goz, kulak gibi organlarla bu cirkin gunahtan ne kadar uzak kalındı bilemiyorum. Bu sebeple meseleyi kestirip atamıyorum. Ancak umumî mÂnÂda boyle azim bir gunahtan uzak kalındığı soylenebilir. Aynı şekilde bu insanlar, ac kalsalar da kimsenin malına el uzatmayacak olcude haram lokmadan uzak kalmışlardır. Başkasının can emniyetini ihlal gibi fiillerden ise fersah fersah uzaktırlar. Evet, cok defa deme damara dokunduracak olcude hÂdiselere maruz kalmalarına rağmen tek bir insanın kılına dahi dokunmamışlardır. İbadetlerini yerine getirdikleri, belli bir seviyede temkinle kulluklarını eda ettikleri de soylenebilir. Ama gel gor ki, gıybet icin aynı şeyleri soyleyemeyeceğim. Zira bir mevzu acıldığında bakıyorsunuz sanki hakkımızmış gibi hemen birini cekiştirmeye başlıyoruz. MeselÂ, bir arkadaş birisi hakkında konuşurken, “bırak onu” diyebiliyor. HÂlbuki sen kardeşin icin “bırak onu” dediğinde ahirette senin icin de en kritik bir durumda “bırak onu” derler. Evet, burada dilini kirleten bir insana, ahirette pis ve kirli insan muamelesi yaparlar. Sen burada birisi hakkında “at onu” dersen seni de otede atarlar. Veya sen burada birisi hakkında “kotu adam” dersen, orada senin hakkında aynı şeyi soyler ve kotu adam diye daimî bir hukme varırlar.
Size daha once bahsetmiştim. Anneannem olmuş gibi bir hÂl yaşıyor. Oyle ki, olduğune hukmedip kendisini uzatıyor, gozlerini dahi kapatıyorlar. O hÂl ne kadar surmuş bilemiyorum fakat bir muddet sonra Âdeta yeniden diriliyor ve sonra senelerce yaşıyor. Kendisi cok nezih ve mubarek bir kadındı. Diyor ki: “Obur Âlemde gibiydim. İki melek geldi ve benim icin ‘bu dilini kirli kullanıyor, bunun dilinin derisini yuzmek lazım’ dediler ve dilimin derisini yuzduler.” Demek ki mesele cok hassas ve cezası da cok ağır.
Evet, şimdilerde onunu alamadığımız ve masum bir kılıf icinde mevcudiyetini devam ettiren sinsi bir gunah varsa o da gıybettir. O hınzır kurt, Âdeta kuzu postuna burunmuş bir vaziyette bizi kemirmeye devam ediyor. Dolayısıyla gıybet gunumuzde zinadan daha tehlikeli bir hÂl almıştır. Cunku inanan gonuller arasında buyuk gunah diye zinadan uzak duruluyor - ve elbette uzak durulması gerekir; evet, inanan insanlar icinde, toplumun temelini dinamitleyen boyle cirkin bir fiilden uzak duruluyor, cunku onun ne denli buyuk bir gunah olduğu ve onu irtikÂp edenin nasıl bir zemme mustahak hÂle geldiği/geleceği biliniyor- fakat ne yazık ki, Âdeta herkes alıştığı, normal gorduğu ve bir yonuyle şoyle boyle herkes ondan nasibini aldığından dolayı gıybet denilen o gÂvur gunaha karşı aynı tavır alınmıyor ve sanki basit bir gunahmış gibi muamele goruyor. Oyle ki, insanlar hic yuzleri kızarmadan ve utanmadan bu şeytanî gunahı irtikÂp edebiliyorlar. Bundan dolayı denilebilir ki gıybet gunumuzde gunahların en munafığı hÂline gelmiştir ve bu nifak yanıyla bizim aramızda hayatiyetini devam ettirmektedir.
Kur’Ân-ı Kerim, kaş goz işaretiyle başkalarını levmeden insanlar hakkında şoyle buyuruyor:
وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍ
“Ağzını gozunu eğerek şunu bunu kınayan insanların canı Cehennem’e!” (Humeze sûresi, 104/1) Fakat nasılsa, Kur’Ân-ı Kerim’in yurekleri hoplatacak bu ikazlarına rağmen, bu meret gunah, bizim aramızda masumiyet kesbetmiş ve cok rahat meclislerimizde iltifat gormekte. Aynı şekilde bir arkadaşımızın gıyabında da cok rahat konuşabiliyoruz. MeselÂ, “Bu arkadaş calışmanın hakkını vermiyor”, “bu arkadaş tembel”, “bu arkadaş bu meseleyi anlamıyor”, “bu arkadaşın hakÂik-i imaniyeye dair eserlerden nasibi yok” ve benzeri ifadelerle cok rahat, birini gıyabında cekiştirebiliyoruz. İmana dair eserleri okumak cok guzel bir meziyettir. Bundan dolayı, “Bu arkadaşlar Risaleleri doğru durust okumuyorlar” diyerek tahassurunuzu ifade etmiş olabilirsiniz. Fakat bu oyle bir gıybet ve oyle bir reziledir ki, imana dair eserleri okumanın insana kazandırdığı meziyeti elli defa alır goturur.
Evet, oyle anlaşılıyor ki, masum gorunen yanları itibarıyla bu kÂfir gunah mevcudiyetini hÂl icimizde devam ettirmektedir. En temiz gibi gorunen insanlar bile ağızlarını actıkları zaman bakıyorsunuz hemen gıybete giriveriyorlar. Maalesef, gıybet gunumuzde serbest dolaşıma sahip olmuş, Âdeta her kapıdan vize almış gibi her yere girebiliyor. İnsanlar ondan tiksinti duymuyor, urpermiyorlar. Gıybet yaparken “ayıp bir şey yaptım” halet-i ruhiyesine girmiyorlar. Herkes bu gunaha iştirak ediyor ve bu yonuyle o, diğer gunahlardan daha melun ve zinadan daha eşed hÂle geliyor.
Gıybete Karşı Cesaret-i Diniye
Hz. Âişe Validemiz, gıyabında bir kadının boynunun kısa olduğunu soyleyince Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-EnÂm (aleyhissalÂtu vesselÂm): “Onun gıybetini yaptın!” buyuruyor. (Ahmed b. Hanbel, 6/206) Bu ve benzer nasslardan anlıyoruz ki, bir insan bir başkasının gıyabında, mesel “başortusunu biraz sıkıca bağlamış” veya “yakası azıcık acık” ve benzeri laflar etse gıybet etmiş oluyor. Zira İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhi elfu elfi salÂtin ve selÂm) gıybetin tarifini yaparken şoyle buyuruyor:
ذِكرُكَ أَخَاكَ بِمَا يَكْرَهُ
“Kardeşin duyduğu veya yuzune soylendiği zaman şoyle boyle kendisini rahatsız edebilecek her soz gıybettir.” (Muslim, Birr 70)
Bu olculere gore kendi aramızda gıybet ifade eden bir soz konuşulduğunda sahabilerin bazılarının yaptığı gibi, “Bu mecliste oturulmaz artık. Zira burada gunah işlendi, Allah’a isyan edildi!” deyip, o meclisi boykot edip terk etmeliyiz. Evet, gıybeti yapan kim olursa olsun, orada oturanlara duşen hemen kalkıp o meclisi terk etmektir. Bunun tek istisnası vardır: Eğer cemaat icinde gıybete karşı nasıl tavır alınacağına dair usûl, adap ve erkÂn bilmeyenler varsa, bu muptedilere meseleyi anlatma adına o meclis terk edilmeyebilir. İşte gıybete karşı herkes hep beraber boyle bir tavır sergileyebilirse zannediyorum ancak o zaman meselenin onu alınabilir.
Bir kez daha ifade edeyim ki, boyle bir neticeye ulaşabilmek icin oncelikle hepimizin vicdanında gıybetin ne denli korkunc ve cirkin bir gunah olduğunun kabul edilmesi gerekir. Evet, gıybeti tiksinti duyulacak, cirkin bir gunah olarak kabul edeceğimiz ana kadar, o, bizden aldığı masumiyet vizesiyle aramızda her zaman dolaşma imkÂnı bulacak ve bizim tarafımızdan iltifat gorecektir.
Gıybetin kabirde bir lÂşe şeklinde hemen başımızın ucunda, kabir ufkumuzu kirletmemesini ve onun pis rayihası ve cirkin goruntusuyle bize bir azap vesilesi olmamasını istiyorsak ona karşı şimdiden hep beraber ciddi bir tavır almamız gerekiyor.
Bu sebeple cevremdeki insanlara diyorum ki, ağzımı actığımda yarım kelimelik bir gıybete şahit olursanız hemen buna karşı tavır alın ve sozu değiştirip sohbet-i cÂnana getirmeye calışın. Ne olur, bu konuda geri durmayın ve o cirkin fiilin onunu almak icin cesaret-i medeniyenizi, daha doğrusu cesaret-i diniyenizi ortaya koyun!
__________________