İman ve namaz aynı dol yatağında neş’et etmişlerdir; namaz, imanın ikiz kardeşidir. İman, dinin ve diyanetin nazarî yanını teşkil eder; o nazarî yanın takviye edilmesi ve tabiatın bir derinliği haline getirilmesi ise ancak başta namaz olmak uzere diğer ibadetlerle mumkun olur. Bu itibarla da, denebilir ki; namaz pratik imandır, iman da nazarî bir namazdır. Dini yalnızca bir vicdanî kabulden ibaret gorenler ve ibadet u tÂatı devreden cıkaranlar, mesleklerini din kategorisi icinde mutalaa ettikleri halde hic farkına varmadan şirke girmekten kurtulamamışlardır. Evet, dinin direği namazdır. Namaz, mu’minin gunde en az beş defa icine girip temizlendiği sonsuzluğa doğru akıp giden bir tevbe ırmağı ve arınma kurnasıdır. O, savaş meydanında mucadelenin kızıştığı en tehlikeli anlarda bile hakkı verilmesi gereken cok onemli bir vazife, emin bir sığınak, muhim bir kurbet vesilesi ve en kısa bir vuslat yoludur. Namazın bu hususiyetlerinden dolayıdır ki, Asr-ı saadetten gunumuze kadar Hak dostları onu hayatlarının merkezine koymuş ve farzları ikÂme etmekle yetinmeyerek her gun yuzlerce rek’at nafile kılmayı itiyad haline getirmişlerdir.
Namaz Âşıkları
Âbidlerin Rehberi Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) namaza gostermiş olduğu alÂka, O’nun izini takip edenlerin gonullerinde de “ibadetlerin ozu”ne karşı derin bir iştiyak uyarmıştır. “Namaz benim gercek goz aydınlığımdır” diyen, başkalarının bir kısım şeylere arzu duymasının cok otesinde bir istekle namaza karşı arzu duyduğunu her haliyle ortaya koyan, mubarek ayakları şişecek kadar kıyamda duran, bazen bir rek’atta bir kac cuz’u birden okumadan rukûya varmayan, haşyetle dolu yureğinden el değirmeninin ya da kaynayan tencerenin sesi gibi hıckırıklı ağlama sesi duyulan ve secde ederken Hak karşısındaki saygısından dolayı kıvrım kıvrım kıvranan Rasûl-u Ekrem’in (aleyhi ekmelu’t-tehÂyÂ) namaz ibÂdeti uzerinde hassÂsiyetle durması AshÂb-ı kirÂmın da birer namaz Âşığı haline gelmelerine vesile olmuştur.
Oyle ki, Fudayl bin İyÂz’ın ifadeleriyle soyleyecek olursak, Sahabe efendilerimiz, benizleri atmış, yuzleri sararmış bir şekilde sabahı karşılarlardı. Cunku, gecenin coğunu namazda gecirirlerdi. Bazen dakikalarca kıyamda kalırlar, bazen de uzun muddet secdeye kapanırlardı. CenÂb-ı Hakk’a iclerini dokerken, ruzgarlı bir gunde sallanan ağaclar gibi sallanır; gozlerinden, elbiselerini ve yeri ıslatacak kadar yaş dokerlerdi. Namazın lezzeti onlara bedenî yorgunluklarını unuttururdu ve o vuslat dakikaları hic bitmesin isterlerdi. Sabah olunca, yuzlerine yağ surerler, gozlerine surme cekerler ve halkın icine sanki geceyi hep uykuyla gecirmiş ve iyice dinlenmiş gibi cıkarlardı.
__________________
Namazı Hissetmek
Dini Bilgiler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Namazı Hissetmek