Kur’an-ı Kerim'de insan, mahlukatın en şereflisi, yaratılıkların en faziletlisinin olarak bildirilirmiştir. Rabbimiz (c.c.) insanı “ahsen-i takvim” uzere yani en guzel surette yaratmıştır. İman emri ile mukellef ve mes’ûl olan da insanlar ve cinlerdir. Cennet’le mukÂfatlanacak, Cehennem’le cezalanacak olan da bu iki sınıf yaratıktır.

Bilindiği uzere hayvanlar, nefisleri olmakla beraber akılları bulunmadığı icin imtihana tÂbi tutulmamışlardır. Cunku imtihanın temel şartı, kotuluk ve iyilik gibi zıt kutupların carpışması esnasında hur iradenin devreye girerek bir tarafı tercih etmesidir. Tabir caizse, bu zıt kutupların aktorleri ise, nefis ve akıldır.

Hayvanlarda akıl, meleklerde ise nefis olmadığı icin imtihan dışı bırakılmışlardır.
Melekler şuurlu olduğu icin Cennet’e gidip Cennet ehline hizmet edecek ve yine şuurlarıyla Allah’a tesbih etmeye devam edeceklerdir. Meleklerin bir kısmı Cennet’te olduğu gibi, bir kısmı da (mesela zebÂniler) yapıları itibariyle hicbir sıkıntı duymadan, Cehennem hapishanesinin bekciliğini/gardiyanlığını yapacaklardır.

Hayvanların şuuru olmadığından Cennet’te yapacakları bir vazifeleri de yoktur. Cehennem’e gitmeleri halinde ise, hılkatları itibariyle sıkıntı cekmeleri kacınılmaz olduğundan oraya gitmeleri de ilahî rahmete muvafık değildir. Bir tek caresi kalır ki, o da yaratıldıkları toprağa tekrar donmeleridir ki, oyle de olacaklardır.

***

Cennetlik hayvanlar

Rivayetlere gore, Hz. Salih’in Devesi, Hz. Suleyman’ın Hudhud’u ve Karınca’sı, Ashab-ı Kehf’in Kopeği… gibi bazı hayvanlar, ruh ve cesetleriyle birlikte Cennet’e gireceklerdir. [Bkz. Âlûsî, Rûhu’l-MeÂnî, 5, 226; Kurtubî, Tefsir, 1, 372]

Bir hadiste şoyle buyurulmuştur: “Kurbanlarınızı sağlam, guclu olanlardan secin; cunku onlar, Sırat koprusunde sizin bineklerinizdir". [Ali el-Muttakî, Kenzu’l-UmmÂl, h. No: 12177] Bu rivayetten kurban olarak kesilen hayvanların da ruh ve bedenleriyle kopruden gecip cennete gideceklerini anlamak mumkundur. Nitekim Varis-i Rasûl Suleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri de, “Kurbanlık hayvanlar da şehittir; cunku onlar, Allah Teala’nın emrine boyun egerek kesilirler…” buyurmuşlardır.

HÂsılı; ebedî olan Allah Teala’nın sadık dostu, ebedî olacaktır. BÂkî olan Allah’ın şuurlu aynası bÂkî olacaktır. “İyi bilesiniz ki, Allah’ın velilerine/dostlarına korku yoktur, onlar uzuntuye de uğramazlar” [Yunus sunresi, 62] ayet-i kerimesinde samimi dostluğun kazanımlarının ehemmiyetine işaret edilmiştir.

***

Hudhud ve Karınca

Soz konusu hayvanların da Allah Teala’ya karşı gosterdikleri samimi dostlukları soz konusudur. Mesela Hudhud, guneşe tapanlardan şikayetci oluyor; goklerde ve yerde gizli olan her şeyi bilen MevlÂ’ya kulluğu bırakıp da hicbir şey bilmeyen şuursuz guneşe tapanları Âdeta ahmaklık ve akılsızlıkla sucluyor. [Bkz. Neml suresi, 24-25]

Keza, Hz. Suleyman’ın karıncası, onun askerlerinin ayakları altında kazÂra ezilmemeleri icin, dikkatli bir komutan edasıyla, arkadaşlarının derhal yuvalarının icine, sığınaklara girmeleri talimatını veriyor. [Bkz. Neml suresi, 18] Maiyetindeki raiyesine (emir kumatası altındaki diğer karıncalara) gonulden hizmet eden bir kralicenin, askerlerinin boş yere burnu kanamasına izin vermeyen bir komutanın tavrını gosteren soz konusu karıncanın, yaratandan oturu yaratılanı sevme yarışında, Allah’a karşı samimi dostluk payesini kazandığını gostermektedir.

***

Ashab-ı Kehf’in kopeği

Ashab-ı Kehf’in kopeğinin gosterdiği fedakÂrlık zaten dillerde destandır. İnkÂrcı zenginlerin sofrasını bırakıp, sırf Allah icin ac-susuz kalan, ama Cenab-ı Hakk’a iman eden mağara arkadaşlarının arkadaşlığını tercih etmesi [Kehf suresi, 13-18], onun samimi dostluğunun bir nişÃ‚nesidir, belgesidir.

Malum, Ashab-ı Kehf 6 arkadaş olarak giderken, yolda Kefeştatayyuş ismindeki bir cobana rastladılar... Coban da iman edip yedincileri oldu. Cobanın kopeği Kıtmir de, bu gencleri bırakmayıp, arkalarından takip etti... Kopek, salihlerin peşlerinden gitmek sadakatini gosterdiği icin, mustesna olarak Cennet’e girmekle şereflenen diğer hayvanların sınıfına dahil oldu. Yani necat ehlinin peşinden giderek, onların yolunu takip ederek o da kurtuluşa ermiş oldu.

Meşhur Âlim-şÃ‚ir ve mutasavvıflarımızdan Molla CÂmi (k.s.) hazretleri, Baharistan’daki bir şiirilerinde, Rasûlullah Efendimiz’e (s.a.v.) hitaben şoyle yalvarıyor:

“YÂ Rasûlallah! Ci bÂşed cun seg-i AshÂb-ı Kehf!
DÂhil-i Cennet şevem der zumre-i ashÂb-ı tû.
O reved der Cennet, men der Cehennem key revast?
O seg-i AshÂb-ı Kehf, men seg-i ashÂb-ı tû."

Meali: “YÂ Rasûlallah! Ne olur, Ashab-ı Kehf'in kopeği gibi ben de senin ashabının arasında Cennet’e gireyim... O Cennet’e gitsin, ben Cehennem’e, reva mıdır? O Ashab-ı Kehf'in kopeği ise, ben de senin ashabının kopeğiyim!”

***

Salih aleyhisselÂmın devesi

Hz. Salih’in devesi, zaten Allah Teala’nın bir ayeti, baştan başa bir mûcize eseridir. Onun peygamberliğinin isbat belgesidir, alÂmetidir.

***

K u s v a

İki Cihan Serveri Fahr-i KÂinat Efendimiz’in (s.a.v.) Kusva isimli develeri ise, hemen her Muslumanın malumudur. Ona nasıl bir sadakatle bağlı olduğu, muhabbetinin ne denli yuksek bulunduğu ÂşikÂrdır.

Nitekim Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) dÂr-ı bekaya irtihÂllerinden sonra onun hasretine tahammul edemeyip Medine’yi terk etmiş, dağlara, collere firar etmiştir.

Bazen Medine-i Munevvere’ye gelip, Rasûlullah’ın mubarek mihrabna bakarak, Onu orda goremeyince Âdeta ağlarcasına boğurmuş, yuzunu yerlere surmuş, gozlerinden yaşlar dokerek, tekrar collere firar edip gitmiştir.

Daha sonra tekrar Medine-i Munevvere’ye gelip Rasûlullah’ın mihrabına bakarak canhıraş bir şekilde boğurmuş, başını taşlara vura-vura ruhunu teslim eylemiştir.

Kısacası Cennet’e girecek olan bu hayvanların hepsinin de ortak yonleri, ilahi birer ayet oluşlarıdır. Keza muşterek hasletleri, mubarek sahiplerine tam bir sadakat ve itaatle teslimiyetleridir.

***

S o n u c

Allah Teala Âdil-i Mutlak'tır; hicbir iyiliği zayi etmemektedir. İster insan olsun ister hayvan olsun her mahluk onun adaletinin tecellisine mazhar olacaktır. İşte bundan dolayıdır ki, peygamberlerle ve onların ummetinden faziletli insanlarla beraber bulunan ve onlara sadık kalan bu hayvanları, bedenen de cennete koymakla rahmetini tecelli ettirecektir.

Bu husustan da bizim icin cıkarılacak dersler vardır. Aklı olmayan bir hayvanın hissiyatı ile yaptığı bir iyiliği dahi zayi etmeyen Hz. Allah, elbette ki insanların da hic bir amelini zayi etmeyecek ve muhakkak mukafatını verecektir.

İşte mustesna olarak Cennet’e girecek 10 hayvan şunlardır:

1- Salih aleyhisselÂmın devesi,

2- İbrahim aleyhisselÂmın danası,

3 - İsmail aleyhisselÂmın kocu,

4- Musa aleyhisselÂmın sığırı,

5 - Yunus aleyhisselÂmın balığı,

6- Uzeyr aleyhisselÂmın merkebi,

7 - Suleyman aleyhisselÂmın karıncası,

8- Ve yine Hz. Suleyman’ın Belkıs'a gonderdiği Hudhud,

9- Eshab-ı Kehfin Kıtmir’i/kopeği,

10- Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) devesi Kusva. Mekke’den Medine’ye onun sırtında hicret etmişlerdi.

Bu hayvanların, cennete koc şeklinde gireceği bildirilmiştir... [Bkz. el-Gazali, MişkÂtul-EnvÂr; İmamzade Muhammed el-Buhari, Şir’atu’l-İslÂm Şerhi]
__________________