Samimi bir Musluman’ın dunyaya bakışı Allah’ın tecellilerini gorme isteğidir. Bu yuzden Musluman insan guzelliğini, hayvanların sevimliliğini, doğadaki eşsiz sanatı Allah’ın birer tecellisi olarak değerlendirir ve muthiş bir zevk alır. Zira Rabbimiz tum yaratılmışları O’nun gucunu idrak ve sanatını taktir etmemiz icin var etmiştir. Musluman guzelliklerin daha cok farkına vardığı, detaylarını daha cok incelediğinde Allah’a olan teslimiyetini arttırır. Ancak Allah’ı hakkıyla taktir edebilen kişiler O’na karşı şukredici olabilirler. Rabbimiz bir ayetinde Musluman’ın yaratılmışlara bakışını şoyle haber vermiştir:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve goklerin ve yerin yaratılışı konusunda duşunurler. (Ve derler ki

Hayatın tesadufler cercevesinde ilerlediğini, yaratımışların bir amacının olmadığını duşunen insanlar ise kalplerindeki manevi boşluk nedeniyle cok guzel bir manzaraya sahip evde de yaşasalar, en guzel arabalara da binseler, dunyanın en muhteşem yerlerine de gitseler, ne yedikleri nimetlerden gereken lezzeti alabilir, ne de bulundukları ortamın tadını gercek anlamda cıkarabilirler. Ayrıca Allah’a şukredici olmadıkları ve O’nu unuttukları icin bu guzel nimetler icerisinde sıkıntılar da peşlerini bırakmaz. Rabbimiz başka bir ayetinde nimetlerin farkında olmayan ve duşuncesizce kullanan kimseleri şoyle haber vermiştir:
Goklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, uzerinden gecerler de, ona sırtlarını donup giderler. (Yusuf Suresi, 105)
Samimi inananlar sadece bolluk ve rahatlık icindeyken değil, yokluk ve zorluk anından da zevk alırlar. Cunku guzelliklerin yaratıcısı Allah olduğu gibi zorlukların yaratıcısı da Yuce Rabbimizdir. Ve Rabbimiz zorlukları da bir hayırla yaratmıştır. Arkasında bilinmeyen ecirler vardır. Bu yuzden Musluman zorluk anlarında da guzel bir sabır gostererek kendini Allah’a teslim ederse, Allah’tan bir lutuf olarak zorluk gibi gorunen olaylar kişiye kolaylaştırılacak, şevkini arttıracaktır. Bu duruma Hz. Yusuf’tan ornek verecek olursak; hepimizin bildiği uzere Hz. Yusuf vezirin karısının iftirasına uğramış ve zindana atılmıştır. Ancak Hz. Yusuf bu durumu Allah’tan gelen bir guzellik olarak gormuş ve umidini asla kaybetmemiştir. Dışarıdaki hayatı nasılsa zindan da oyle yaşamış, tebliğine devam etmiştir. Yıllar sonra Allah’tan bir lutuf olarak eskisinden daha guclu ve nurlu olarak zindan cıkmış, buyuk bir mevki ile odullendirilmiştir.
Tabii ki de bir Musluman bol nimetler icinde yaşamak icin guzel ahlak gostermez. Allah bir lutuf olarak dilediği kullarına nimeti verir. Ancak Musluman omru boyunca zahiren zorluk gibi gorunen olaylar icerisinde yaşasa da mutlu ve huzurludur. Mumin dunyayı değil cenneti hedef alarak yaşadığından, nimetlerin en guzel halleriyle orada olduğunu bilir. Allah’tan uzak yaşayan insanlar icinse hayat oldukca zordur. Olayların kendiliğinden geliştiğini zannetmeleri, yaşadıklarından kendilerini yada cevrelerini sorumlu tutmaları, dunyaya olan bağlılıkları bu insanların cevrelerindeki guzellikleri gormelerine ve Allah’a yakınlaşmalarına engeldir. Bu insanlar icin neredeyse nefes almak dahi kahır doludur. Surekli tedirginlik ve huzursuzluk ruhlarında ve bedenlerinde buyuk tahribatlar meydana getirir. Bu, dunyadaki cezalarıdır. Eğer tevbe edip, şukredici olmazlarsa ahiretteki cezaları daha buyuk olacaktır.
Kim de Benim zikrimden yuz cevirirse, artık onun icin sıkıntılı bir gecim vardır ve Biz onu kıyamet gunu kor olarak haşredeceğiz. (Taha Suresi, 124)
__________________