
"Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?"
Rahman Suresi 13.Ayet
O size kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetlerini sayacak olursanız, onları bitiremezsiniz. Kuşkusuz insan cok zalim ve son derece nankordur.
İbrahim Suresi 34. Ayet
Sıcak bir gunde hızlı yurume sebebiyle kan ter icinde kalan ve elbiselerini değiştirme imkanı bulamayan bir insan, terlemeyi eziyet gibi gorebilir. Halbuki terleme, Cenab-ı Hakk'ın rahmetinin tecellilerinden biridir. Vucuda yerleştirilmiş olan terleme mekanizması, hayatiyetin sıhhatli bir şekilde devam ettirilebilmesi icin oldukca onemli vazifeler gorur.
Deri; ic ve dıştan gelebilecek her turlu uyarıya cevap verebilecek kabiliyette yaratılmış, en fazla hucre ihtiva eden organlardan biridir. Ayrıca hayvanlar da kendilerine has doku hususiyeti ve ihtiva ettiği koku, yağ, sumuksu madde (mukus), zehir ve ter bezleri gibi gerektiğinde salgıları ile vucudu koruyan bircok beze sahiptir.
Ter bezleri, memelilere hastır. Yani omurgasız hayvanlarda, balık, kurbağa, surungen ve kuşlarda ter bezleri bulunmaz. Memelilerde ter bezlerinin konumu ve sayısı turlere gore farklılık arz eder.
Mesela kedi ve kopeklerde bu bezler sadece ayak tabanlarında bulunur. Bu yuzden kopekler, sıcak havalarda veya vucutları aşırı ısındığında hararetlerini dillerini sarkıtarak dışarı atar. Balina ve yunus gibi suda yaşayan memelilerde ter bezi yoktur. Hayatlarının buyuk bolumunu suda geciren su aygırlarında, ter bezi sadece başın ust kısmında bulunur. Fillerde ise ter bezi bulunmaz. Genellikle sıcak bolgelerde yaşayan bu hayvanlar, bu yuzden vucutlarını serinletmek icin kulaklarını devamlı sallar.
Bu, fillerin cusselerine nispetle kucuk kulaklarla vucutlarını yelpazeleyip soğuttuğu manasına gelmez. Bu hayvanların kulaklarına geniş caplı kılcal damar ağı yerleştirilmiştir. Bu ağ, fillerin vucutlarındaki 450 litre kanı 20 dakika icerisinde kulaklarından gecirerek adeta radyator fonksiyonu gorur.
Kanın gecişi esnasında sallanan kulaklarla kanın soğuması temin edilmiş olur. Kırışık bir yapı arz eden fil derisi, su tutma ozelliğine sahiptir. Deride tutulan suyun sıcak havada buharlaşmasıyla vucuttan ısı cekilir ve hayvan boylece serinletilmiş olur.
Ter nedir ve nasıl uretilir?
Ter, insan vucudunun yaklaşık her cm2'sine 100 adet yerleştirilmiş 2,5 milyon ter bezi tarafından salgılanan renksiz, kokusuz bir sıvıdır. Vucuda dengeli bir şekilde dağıtılan ter bezleri; meme uclarında, goz kapaklarında, genital (ureme) organlarda ve dudaklarda bulunmaz.
Buralarda ter bezi olmamasının bazı hikmetleri vardır. Mesela emzirilen bebekler, meme uclarında ter bezi olmaması sayesinde terle tuzlanmış deriyi emmek zorunda kalmamaktadır. Eğer dudaklarda ter bezi olsaydı, insan konuşurken devamlı terleyen dudaklarını yalamak mecburiyetinde kalabilirdi.
Ter bezlerinin yapısı
Ter bezlerindeki tup şekilli yapı iki kısımdan meydana getirilmiştir:
1- Deri altındaki ter salgılayan kıvrımlı bolum.
2- Epidermis (ust deri) ve dermis (alt deri) bolgelerinden dışa doğru uzanan kanal bolumu.
Bircok bezde olduğu gibi, ter bezlerinin salgı bolumu de on salgı adı verilen bir sıvı salgılar. Bu sıvı kanalda akarken icindeki maddelerin konsantrasyonları (yoğunlukları) değiştirilir. Salgı, bez hucrelerinin uzerinde veya onlara yakın sempatik sinirlerin uyarılmasıyla gercekleştirilir.
Kac ceşit ter bezi vardır?
Vucudumuza, “ekrin” ve “apokrin” olmak uzere iki grup ter bezi yerleştirilmiştir. Ekrin; avuc ici ve ayak tabanında fazla olmak uzere vucudun her bolgesinde bulunan, “merokrin” salgı yapan (salgı az bir sitoplazma kutlesiyle dışarı verilir) ve sayısı iki milyondan fazla olan ter bezidir.
Bu ter bezleri, epidermisten embriyolojik donemin ucuncu ayından itibaren gelişmeye başlar ve doğumdan birkac hafta sonra da vazifelerini yapacak hale gelir. Bu bezin salgıladığı terde su, sodyum, potasyum, klor, bikarbonat, ure ve aminoasitler bulunur.
Apokrin ter bezleri (salgı, sitoplazmanın onemli bir kısmıyla dışarı atılır) hamileliğin 4-5. aylarında gelişir. Daha cok koltuk altına, ağız ve meme başı cevresine yerleştirilmiştir. Salgısını genellikle kılın dip kısmındaki soğancığa (folikul) boşaltır. Bakterilerin faaliyeti neticesi kokusunu kazanan renksiz salgı; protein, karbonhidrat, amonyak ve demir ihtiva eder.
Her insanın kendine has kokusu, bu maddeler vesilesiyle ortaya cıkar. Kopek ve benzeri bazı hayvanlar da sahiplerini bu kokudan tanır. Hormonal veya hissi uyaranlarla ortaya cıkan salgı, androjenlerin (erkeklik hormonu) salgılanmasına bağlı olarak calıştığı icin ergenlik cağında salınmaya başlar.
Neden terleriz?
Terleme, vucut sıcaklığının istenilen aralıkta kalması ve rahatlığının sağlanabilmesi icin, vucuda yerleştirilmiş ceşitli mekanizmalar vasıtasıyla yapılan bir dengeleme faaliyetidir. Terleme, vucuda yerleştirilen bir soğutma mekanizmasıdır. Sıcak bir ortama girildiğinde ısı dengesini sağlamak icin vucudun bazı mekanizmaları devreye sokulur ve termostat gibi calıştırılan sistemle vucut sıcaklığımız dengelenir.
Sıhhatli bir insanın vucut sıcaklığı son derece kararlıdır, değişmeler nadiren 0,5 oC'yi aşar. Ortam harareti ne olursa olsun, vucut sıcaklığının belirli dar aralıkta tutulması gerekir. Hareketsiz bir yetişkinin vucut ici sıcaklığı ortalama 37 oC iken, deri sıcaklığı 31 oC'den 25 oC'ye kadar değişiklik gosterebilir.
Vucut sıcaklığının duzenlenmesi vazifesi, hipotalamusa verilmiştir. Hipotalamus, orta beynin bir parcasıdır ve yaklaşık 4 g ağırlığındadır. Hipotalamusun on kısmına vucudu sıcaklık artışından koruyan, arka kısmına ise sıcaklık duşuşlerinden muhafaza eden birer merkez yerleştirilmiştir.
cevreye istenilen seviyede ısı gecişi olmadığında, meydana gelen sıcaklık artışı dolayısıyla, damar genişletilmesi (vazodilatasyon) ve terleme devreye girer. Derideki kan akışı artırılır ve bu şekilde ic bolgelerden dış dokulara ısı gecişinde iki, uc kat artış olur. Yetişkin bir insanın derisinde normal şartlarda ve istirahat durumunda kalb debisinin % 5-10'u kadar kan bulunur.
Sıcaklığın aşırı artması halinde kalbdeki kan debisinin % 50-60'ı deriye gonderilir. Eğer buna rağmen vucut ici sıcaklığı hala artmaya devam ediyorsa, vucutta ter salgılanarak ısı gecişi devreye sokulur. Ancak suyun buharlaşmasını engelleyen elbiseler, ortamdaki su buharının kısmi basıncının artması ve hava dolaşımının azalması gibi dış unsurlar onemli bir soğutma şekli olan terlemeye tesir eder. Vucut sıcaklığında 1 oC'lik artış, kalbin dakikada 18 defa daha fazla atmasına sebep olur.
Vucut ısısının dengeli bir şekilde korunması ve surekliliğinin sağlanması icin Allah vucuda yerleştirdiği mekanizmalara koordine bazı vazifeler yaptırır. Bu durumda insan elbise giyme, hareketi azaltma veya daha serin ortam şartlarını arama meyli gosterir.
Vucuttan buharlaşan her bir gram suyla 0,58 kilokalori ısı kaybedilir. Kişinin terlemediğini zannettiği zamanlarda bile, deri ve akciğerlerden yaklaşık 450–600 ml/gun nispetinde su buharlaşır.
Derideki ısı, cevredekinden fazla olduğu surece, radyasyon (ışıma: kızılotesi ısı ışınlarıyla kayıp) ve iletim (konduksiyon: cisimlere ve havaya temas veya ısı iletilmesi yoluyla ısı kaybedilmesi) ile kaybedilir. Ancak, cevre ısısı deriden daha yuksek olduğu zaman, radyasyon ve iletim ile ısı kaybedilmez, aksine kazanılır.
Bu şartlarda, vucudun ısıdan kurtulması icin tek yol buharlaşmadır ve bunun icin her zaman ısı kaybedilir; bu da soğutma tesiri ortaya cıkarır. Gerektiğinden fazla ısınan vucudumuz bu sayede normal ısı seviyesine getirilir. Halkımız karpuz soğutmada bu metodu kullanır.
Giyinmenin vucut ısısı uzerine tesiri
Elbise kıvrımları arasında tutulan hava, deriye komşu hava tabakasının kalınlığını artırır. Boylece vucuttan ileti ve hava akımının tesiriyle (konveksiyon) ısı kaybedilme hızı cok azalır.
Elbiseler ısı kaybını, cıplak vucuda gore yarı yarıya azaltırken, kutup şartlarında giyilen elbiseler ısı kaybını altıda bire indirir. İnsanlar farklı coğrafyalarda karşılaştıkları ısı problemlerini ceşitli icatlarla aşarken, kutup bolgelerinde yaşayacak şekilde yaratılmış olan kutup ayısı, fok ve penguen gibi canlılar, Rabb'imizin kendilerine hediye ettiği o bolgeye uygun deri, yalıtkan tuy ve bunların altındaki kalın yağ tabakaları ile korunurlar.
Deriden elbiselere gecen ısının yaklaşık yarısı, aradaki kucuk mesafeden iletim ile değil, radyasyonla gecer. Bu sebeple elbiselerin icini ince bir altın tabakasıyla kaplamak, elbiselerin yalıtkanlığını oldukca artırır. Bu teknik yardımıyla kutup elbiselerinin ağırlığını yarı yarıya azaltma imkanı vardır.
Ayrıca giyilen elbiselerin bol olması, vucutla elbise arasında bir hava katmanı oluşturacağından, vucut sıcaklığının korunmasına vesile olur. Dar olursa arada hava tabakası olmadığından vucut ısısını muhafaza etmek zorlaşır ve daha fazla uşunur. Aynı durum insanların aşırı sıcaktan korunmak icin vucudu butunuyle orten bol elbiseler giydiği col ortamında da gecerlidir.
Islandıkları zaman elbiselerin vucut ısısını korumadaki tesirleri hemen hemen kaybolur. cunku suyun yuksek iletkenliği ısı kaybını yirmi kattan fazla artırır. Bu sebeple, soğuk bolgelerde vucudu soğuğa karşı muhafaza etme yonunden elbiselerin ıslanmaması buyuk onem taşır. Terleme ile ıslanan elbiselerin yalıtkanlık dereceleri oldukca azalacağından terli vaziyette ruzgara karşı durmak zararlıdır. Diğer taraftan yunlu elbiseler teri emer ve onun kolayca buharlaşmasını sağlar. Pamukluların, yune gore teri tutma ozelliği daha yuksektir.
Vucudun kucuk bobrekleri olarak ter bezleri
Vucudumuzda metabolizma neticesi meydana gelen urik asit, ure, tuz ve diğer zararlı maddeler ter vasıtasıyla da atılır. Bu acıdan bakıldığında ter bezlerine kanın temizlenmesi icin bobrek vazifesi de verilmiştir denebilir. Ter bezleri hafifce uyarıldığı zaman, ter sıvısı kanaldan cok yavaş akar.
Bu sıvıyla beraber cıkan sodyum ve klor iyonlarının bir kısmı tekrar emilir (Bu, vucut icin faydalı bir durumdur; zira vucudun bu maddelere ihtiyacı vardır). Aksi durumda vucudun elektrolit dengesi bozulur, sinir ve kas problemleri ortaya cıkar, daha sık tuz alma ihtiyacı doğardı.
Fiziki aktivite sırasında veya sıcak ortamlarda aşırı terleriz. Hucrelerimiz sodyum, potasyum ve klor gibi iyonları geri emecek zaman bulamaz. Boyle hızlı bir terleme sebebiyle meydana gelen sıvı kaybı, yerine konamaz ise ozellikle dolaşım sistemimizde aksamalar başlayabilir. Bu sebeple sıcak zamanlarda yaşlı ve cocukları guneşten korumak ve onların bol sıvı almalarını sağlamak gerekmektedir.
Heyecanlandığımızda neden daha fazla terleriz?
Heyecan verici bir durumla karşılaşıldığında sempatik sinir sistemi aktifleşir ve bobrek ustu bezlerinden epinefrin (adrenalin) salgılanır. Bu salgı, ozellikle avuc icleri ve koltuk altlarındaki ter bezlerine tesir eder ve ter miktarı artar. Bu sempatik aktivite sebebi ile ciltteki elektrik gecirgenliği de değişir. Yalan makinelerinde bu değişiklikten faydalanılır.
Ayrıca hormon dengesizlikleri, tiroit bezinin aşırı calışması, alkol kullanmak, fazla miktarda kafein almak ve sempatik sinir sisteminin aşırı uyarılması, terlemenin artmasına sebep olabilir. Bunun dışında koma durumlarında, bazı kanser turlerinde, kalb krizinde; icsalgı bezi, parkinson, şeker ve hipertiroid hastalıklarında da terleme artar. Bu durumlarda gorulen aşırı terleme, asıl hastalığın belirtisi veya neticesi olabilir. Bu yuzden tedaviye başlamadan once terlemenin bir hastalık sebebiyle olup olmadığının ortaya konması gerekir. Aşırı terleme bazen sebebi bilinmeyen genetik faktorlere de bağlı olabilir.
Terlemesek ne olurdu?
Vucudun tamamının veya bazı bolgelerinin terleme kabiliyetini kaybetmesi tıp dilinde “anhidroz” olarak bilinir. Bunun sebepleri arasında cilt kanseri, tiroit bezinin az calışması; mayasıl, sedef ve cuzam gibi hastalıklarla bazı ilacların kullanılması gelir. Hararet yapan bir motorda bazı arızaların cıkması gibi; doğuştan ter bezi olmayanlar, vucutlarını soğutamazlar ve sıcak carpmasından olebilirler.
İklim şartlarına uyum sağlamada (aklimatizasyon) terleme
Normal iklim şartlarında yaşayan sağlıklı bir kişi, başka bir ulkeye gidip orada sıcağa maruz kaldığında onceleri saatte sadece 1 litre kadar terleyebilir. Bu miktar vucuttan fazla ısıyı atmak icin yeterli olmaz. Sonra gittikce terleme miktarı artarak saatte 2–3 litreye ulaşır.
Ter miktarındaki artış, bezlerin ter uretme kapasitesindeki artışa bağlıdır. Bununla birlikte, yeni şartlara uyum sağlanınca terleme ile kaybedilen tuz (NaCl) miktarı azalır. Bunun sebebi iklime uyum sağlayan şahıslarda aldosteron hormonu salgısının artmasıdır. Uyum sağlayamayan bir kişi sıcak havada gunde 15–30 g tuz kaybederken, 4–6 haftalık uyum surecinden sonra kayıp 3-5 g/gun'e duşer.
Burada Rabb'imizin bir hediyesi olarak fazla terlemeye rağmen tuz kaybı az olur. Eğer aşırı terlemeyle tuz kaybedilmeye devam edilseydi, tansiyonda duşme, su kaybı, şok ve olum ortaya cıkabilirdi. Bu sebeple vucut sıcak iklime alışıncaya kadar kişinin kendini koruması gerekir.
Ter kokusu
Normalde kokusuz olan ter, yağ bezlerinin salgısı ve cildimizde tabii olarak bulunan bakterilerin ceşitli terkipler teşkil etmesiyle kokulu hale gelir. İnsanlar genellikle kokusu sebebiyle terden şikayet eder.
Bilhassa terlemeyi engellemek icin koltuk altına uygulanan kozmetik urunler, ter bezleri acıklıklarının kapanmasına sebep olur. Bu da vucudumuzdan uzaklaştırılması gereken zararlı maddelerin icerde kalmasına ve vucudun zarar gormesine yol acar.
İnsanların gunluk hayatına menfi tesir eden aşırı terlemeyi engellemek icin, bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Aşırı terleyen insanların kahve, cay gibi uyarıcı icecekleri azaltmaları, ayrıca baharatlı ve bol acılı yiyeceklerden de uzak durmaları gerekir. Terlemede kıyafetlerin de ehemmiyeti buyuktur.
Ayrıca vucudun her yerinde olabileceği gibi daha cok el ici ve ayak tabanında gorulen kotu kokulu ter, bazı gıdaları -ozellikle soğan, sarımsak, cemen, pastırma ve sucuk- tuketmeye bağlıdır. Aşırı terleyenler yun, pamuk veya ketenden yapılmış kıyafetleri tercih etmeli ve terleten ic camaşırları giymemelidir.
Boyle kişiler, sentetik ayakkabı ve corap giymemeye dikkat etmeli, aşırı terleyen bolgelerini sık sık yıkamalıdır. Aşırı terden nemlenen ayakkabılar da kuruyana kadar giyilmemelidir.
Ter kokularından kurtulmanın en sağlıklı yolu, sık sık yıkanmaktır. Ayrıca arka arkaya terleme durumlarında yıkanılmadığı zaman, ter ile dışarı atılan toksik maddeler, vucut tarafından tekrar geri emilebilir. Terlemek, bir mudafaa mekanizması olduğundan, teri onlemek, bilhassa yaz aylarında guneş carpmasına davetiye cıkarır.
RisaleAjans
__________________