Devlet Teorisi’nde B. Jessop, “tanrının yeryuzundeki yuruyuşu” olarak da tarif edilmiş olan devletin “modern” halini anlatıyor.
Devletin rolu, yeryuzunde temsil ettiği yaratıcısının varlığı kadar tartışmalıdır. Tabiî onemli bir farkla, tanrının varlığı/yokluğu ustune buyuk tartışmalar vardır, ama devletin varlığı konusunda bir tartışma soz konusu değildir.
Tartışmalar, devletin tanımı ve ortadan kaldırılması ya da iceriğinin (dayanaklarının) değiştirilmesine ilişkindir.
Devlet vardır ve cok kudretlidir, kapitalizmle eşzamanlı olarak yerleşen modern devlet daha kudretlidir: –Buyuktur–yucedir–sonsuzdur–her yerdedir–her şeydir–hem soyut hem de somut bir varlıktır, milletin kendisidir–vatan ve vatandaştır–.
Modern devletin kudretini ifade eden somut bileşenlerin (yasama meclislerinin işleyişi, uyrukları–yonettikleri, ordu, polis, burokrasi, vergilendirme sistemi ve icrası, sermaye dolaşımının işleyişi ve icrası, eğitim-oğretim sistemi ve icrası, dinî kurumların duzeni ve icrası) kurumsal, “gercek somut nesneler” ve topluluklar halindeki orgutlenmeleri mukemmeldir. Modern devletin varlığı kurumsal orgutlenme boyutuna hayatî olcude bağlıdır.
Zaten temel problem de burada başlamaktadır: Devletin varlığı neye dayanmaktadır? Kurumsal orgutlenme olarak nasıl işler? Devletin farklı bileşenleri nasıl duzenlenir? Ne ile duzenlenir? Devletin “toplum”, “politika” ve “ekonomi” ile ilişkisi nedir? Devleti cekip ceviren “bir şey”, “bir yer” var mıdır? Ya da devlet, toplumsal-ekonomik ilişkilerle birlikte tarihsel surecte mi belirlenir? “Devlet-demokrasi” ve “Devlet-kamu-ozel” arasındaki yasal ayrım nasıl işler? Devlet ozerk midir?
Bu soruların cevapları konusunda (idealizmle materyalizm arasında devam eden mutlak devlet ayrımı bir yana) siyasal duşunceler ve akımlarla bağlantılı sayısız fikir ve pratik vardır. Ayrımlar devletin ne yaptığı ile ve devlete karşı mucadele surecleri ile ilgilidir.