Soğuk savaşın sona ermesinden bu yana ortbas edilmiş olayların durmadan gun yuzune cıkması, siyaset ortamını derinden etkiliyor. Sarsıntı, kendilerini fazla kucumseme eğilimi gosteren yeni bir tarihin alanına giren, guncel olaylara da sınırlı kalmıyor. Yuzyıllardır saklanan şeyler de acılan catlaktan fırlayarak her birimizi Avrupa'da iktidarın ozu, itaatkar uyruk ve toplumsal bilimler alanı gibi konular uzerinde duşunmeye cağrıyor. Gerek Mutlakiyet Fransası, gerekse ona oykunen diğer monarşiler acısından, Michel Foucault'nun da duşunduğu gibi İşkenceler Zamanı'nın asıl işlevi: baş eğmeyi coğunluğun duşuncelerinin somurulmesi uzerine kurmasıydı. Bu acıdan bakıldığında, 18. yuzyıl filozoflarının işkenceye karşı yonelttikleri suclamalar gorunduğunden cok daha devlet karşıtı bir nitelik taşır. Hem siyasal, hem simgesel alanlardaki iki ana evrim yolu arasında kesin bir tercih yapmak, yarının Avrupa'sının kuruluşu acısından da belirleyici onemde değil midir?
Sayfa Sayısı : 348
Baskı Yılı : 1998