Clémentine Uzerine Bruno Huchez'le Soyleşi
Rui Pascoal ve Matthieu Pinon
Ceviri:Cağdaş Kaya
Bir diziyi, o dizi filmin produktoru ve yaratıcısından daha iyi kim anlatabilir? Bruno Huchez, Clementine ile ilgili olarak kafasında iki şapka birden taşıyor. On sekiz yıl sonra aynı heyecan ve tutkuyla kendisini bu diziyi yapmaya yonelten etkiler hakkında konuştuk.
Anime Land (AL) : Clementine’in on hazırlık calışmalarından bahsedebilir misiniz bize?
BH: Harika bir hazırlık calışmasıydı.Havacılıkla ilgili onlarca eleman. Onları bu ruyayla uğraşmaya iten sebepler... Biraz gencsiniz siz, ama Gagarine ilk uzay yuruyuşunu yaptığında ben 20 yaşındaydım. Cocukken Mermoz benim icin Adler ve Bright kardeşler’in olduğu gibi buyuk bir adamdı. İkarus efsanesinin yeniden canlanması hep aklımızdaydı. Bu hayaller kendimizi kotu hissettiğimizde bizi başka yerlere ucuruyordu. Herhangi bir yere ucmaktan cok, tarihe doğru yapılan bir yolculuktu bu.
AL: Sakatlıktan bahsedilmesi cocuklar cephesinde sorun yarattı mı?
BH: Cocuklarım diziyi cok sevdiler ve beni tekerlekli sandalyede gormuş olsalardı bile bu diziyle paralellik kurmazlardı. O koltukta otururken ortak olan tek nokta hayalgucu. Gelecek hayatla ilgili bir yaşam umudu.
AL: Hemera ismi rastgele secilmedi değil mi?
BH: Hemera bir peri. Topraktan meydana gelmiş, Clementine’in korkularıyla başa cıkmasına yardım eden, gercek hayatta ve hayal aleminde yaşamanın yollarını gosteren bir peri Hemera. Tekerlekli sandalyeye mahkum kişiler icin gundelik hayat hic de kolay değildir.
Bilmem fark ettiniz mi ama, cizer Pascale MOREAUX ile aynı yuz hatlarına sahip. Buna paralel olarak sakat cocuklara biraz yardım edebilmek icin Hemera vakfını kurdum.
AL: Peki neden Clementine ismini sectiniz?
BH: Sempatik, hoş bir isim olduğu icin, o zamanlar pek moda değildi bu isim. Benim de cok sevdiğim orijinal bir isim.Hem Clementine’in de cekirdekleri var. (guluşmeler)
AL: Malmoth fikri nasıl geldi aklınıza?
BH: Kotulukte ustat bir karakter yaratmak istiyordum. Malmoth’u Massard ve Taurand buldu. Onlardan dunyanın merkezinden gelen ve zavallı Clementine’i surekli rahatsız eden kotu bir yaratık tasarlamalarını istemiştim. Sonra buldukları fikri sevdim.
AL: Peki sirk fikri?
BH: Kahramanların buluşup istediklerini yapabilecekleri bir mekan gerekiyordu.Aynı zamanda onca kotuluk icinde bir sığınak, panzehir olabilecek bir mekan bulmak gerekiyordu. Hayvanlar harika yaratıklar. Kedi Helice gibi ya da Gontran ve piresi Ginette gibi rahatlama sağlayan elemanlar. Helice konuşma kabiliyeti ile Clementine’in gercek dunyasıyla ruya alemi arasında bir ayrım yapmaya da yarıyordu.
AL: Hikayeler ve ulkeleri secerken nelere dikkat ettiniz?
BH: Ulkelerin sıralaması icin bir kuzeye bir guneye gidiyorduk Mumkun olabildiğince birbirinden uzak ve değişik noktalar tespit etmeye calıştık. Biraz, ”Şimdi İngiltere’deyiz, haydi hop Japonya’ya gidelim. Sonra Mısır’a gideriz” şeklindeydi secimler. Hikayeleri secerken ozellikle ders programlarında olmayanları kullanmaya dikkat ettik. Kulturel tarihin hafızasında olmayan az bilinen hikayeler.
AL: Sondaj ya da projeksiyon calışmaları yaptınız mı?
BH: Cocuklarımın cok arkadaşı olduğu icin şanslıydım. Yirmi kusur cocuğu bir araya getirip onlarla Malmoth’dan konuşuyorduk, ucaklardan, diziyle ilgili her şeyden. Cizimleri masaya dizip hakkında konuşuyorduk, hikayeleri anlatıyorduk. Aynı zamanda uygulamalı psikoloji merkezinden de yardım aldık.
AL: Pekiyi, diziyle ilgili olarak cıkarılan; mektup kağıtları, Malmoth bebekleri bunlar başlangıcta tasarlanmış mıydı yoksa Clementine’in başarısı sonrasında mı piyasaya suruldu?
BH: Dizinin başarı kazanmasından sonra buna karar verildi. Fransız yapımı bir cizgi film yapıyorduk, sonucta Mattel gibi sponsorlarımız yoktu, GI Joe ya da Transformers gibi...
AL: Antenne2 mi teklif etti yoksa sizin ozel tercihiniz miydi bu kanal?
BH: Pek karışık değil, TF1’de Izard vardı Izard ve Izard, FR3’da da Chalopin, Chalopin ve Chalopin. Bana ne kalıyordu: Antenne2. Bu işi yapabileceğim tek kanal.
AL: Siz de Clementine’de Izard’ın bircok yapımı gibi kitaba adapte etmeyi duşundunuz mu?
BH: Hayır, bu imkansız. Cok ruya sahnesi var. Herkesin aradığı bir şeyleri bulabileceği bir diziydi Clementine. Canlı bir dizi ya da filmde yonetmen, bir cizerin veremeyeceği, daha olgunlaştırılmış bir bolum işleyebilir.
AL: Diziyi yurtdışına da sattınız. Dizinin gectiği ulkeler yayınlamak icin ozel şartlar one surduler mi?
BH: Hayır. Ozel bir problem olmadı. Yo, oldu. Afrika ulkeleri Afrika’da gecen bolumleri reddettiler. Ben de uzun bir donem oralarda yaşamıştım, ama demek ki benimkisi deforme bir bakış acısıymış. Bu hikayenin konseptini iki senariste teslim etmiştim.
AL: Bolumlerden birinde bir Afrikalının vucudunun ust kısmı cıplak gozukuyor. Mısır’daki bolumde de Clementine’in goğsu acıkta. Sansurle ilgili problemleriniz oldu mu?
BH: Jacqueline Joubert’den biraz azar işittim, ama 85 yılındaydık o zaman, ustune 60 yıl... İsvec’te Hansel ve Gratel bolumu yuzunden diziyi reddettiler. ABD de bu “cıplak” bolumu reddetmişti. İsvec, diziyi o bolumler olmadan satın almak istedi kabul etmedim. Bir butun bu sonucta. İkinci sefer aldılar. Dizi dunyada 87 ulkeye satıldı.
AL: Bu ulkelerde nasıl bir etki yarattı dizi?
BH: Cin’de olağanustu bir başarı elde etti. Kanton ve Mandarin dilinde dublajı yapıldığı icin olsa gerek. Diziyi Bayan Gorbatchev’e hediye etmiştim. Rusya’da da buyuk başarı kazandı.
AL: Peki Fransa’nın “yuksek cevrelerinde” ?
BH: (Gulerek) Yakama bir madalya yapıştırdılar. Calışmalarımın geneli icin. Eğlenceli bir şey cunku imzalayan Lang’dı, sekiz gun sonra gorevden alındı ve Leottard odulu verdi bana. CNC’deki adamlar Malmoth hakkında birkac eleştiri getirmişlerdi. Bu detayın dışında takdir etmişlerdi. Ozelikle beni bu diziyi yapmaya iten sebepleri dikkate almışlardı herhalde.
AL: Clementine ile karşılaşan kotu tiplerden herbirinin karakteristik bir defosunun olmasına ne diyorsunuz, kahraman uzerine biraz fazla duşmuyorlar mı sizce de?
BH: Bu şimdi beni de rahatsız ediyor. Ama o zamanlar seri halinde ureten kim vardı ki; Wolmark “Les Mondes Englouti”yi yapıyordu Chalopin “Ulyssee 31”i, bir de ben. Christophe Izard’ın etkisinden cıkılıyordu. Cocuklar Adası’ndaki tipler mesela, şekerleme, marshmallow gibiydi. İnsanların bunu kotucul bulmalarını anlayabiliyorum, fakat TV izleyenlerinin kotu karakterleri sevmemesi gerekiyor. Bunun icin de onları olabildiğince kotu yapmak gerekiyor. Sonucta, cocuklar korkmayı sever.
AL: Biraz da ikinci sezondan konuşalım. İlkine gore belirgin bir kalite kaybı goruluyor.
BH: Biraz Jean Cubaud ile ilgili. Rene Borg’un gidişinden sonra o devam etti. Diziyi ortaya cıkaran Borg’du. Bunu inkar edemem, Cubaud bu gorevi devraldı. Evet bir kalite duşukluğu olduğunu kabul ediyorum.
AL: Peki siz, ilk sezondaki kadar işin icinde misiniz?
BH: Hayır. Ekibe acık kart verdim. Produktorluk gorevlerimle ilgilenmem gerekiyordu cunku... Yani diziyi tum dunyaya satmak. Dizinin devamı hazırdı zaten. Yuz dort bolum kartonlarda bekliyor. Bu yeni on uc bolumden sonra Joubert devamı olan yirmi altı bolumu almak istemedi.Yine de iyi gecindim onunla, cunku benim tek muşterimdi. Ama itiraf edeyim beni epey zor duruma soktu bu.
AL: Malmoth karakteri ile ilgili olarak, sizce de bunca kotuluk taşıyan bir canavarın eşi olması tuhaf değil mi. Onun icin şefkat beslemesi?
BH: Mitoloji doğal olana karşıt olaylarla dolu. Kral Minos orneğin. Zıtlar birbirini hep cekmiştir, su ile ateş, yin ve yang...
AL: Dizi hic olmasaydı, bugun yine aynı diziyi yapar mıydınız?
BH: Tabii ki yapardım.
AL: Neleri değiştirmek isterdiniz?
BH: Daha fazla tarih koyardım icine. Joubert’e yirmi altı bolum daha teklif etmiştim ama kabul etmedi. Dunyada o kadar guzel hikayeler var ki. Tabi Tom Sawyer gibi surukleyici hikayeler de var, ama Momato mesela, kim daha once duydu? Pinokyo’yu herkes biliyor, peki ya Leonardo da Vinci’nin “Le coup de Glace”ı? Bu diziyi yapmaktan buyuk gurur duymuştum.
Daha cok dramatik yoğunluk eklerdim diye duşunuyorum şimdi. Gunumuz cocukları cok daha yoğun bir şekilde eğitiliyor, iletişim kanalları daha cok. Okullarda yabancı edebiyatlarla ilgili fazla ders yok. Dokuz yaşında bir cocuk dunya hikayelerini bilmiyor. Dickens’ı ya da Grimm Masallarını, Mark Twain’i okuyan pek kalmadı. Beşinci ya da altıncı sınıfta mitoloji oğretilmiyor. Oysa kulturun temeli mitoloji. Ulises’nin atını tanımak icin on yaşını beklemezdik biz. Şimdiki cocuklar ne yazık ki bunlardan habersiz. Onlara okuma ve keşfetme zevkini yeniden kazandırmak gerekiyor.
Dipnotlar
AnimeLand Temmuz Ağustos 2002
__________________
Efsane Cİzgİ Fİlm Clementİne'nİn Senarİstİ İle YapilmiŞ SUper Bİr ROportaj Mutlaka Ok
Anime Manga0 Mesaj
●36 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Dizi - Film - Sanat Forumu
- Yabancı Diziler
- Anime Manga
- Efsane Cİzgİ Fİlm Clementİne'nİn Senarİstİ İle YapilmiŞ SUper Bİr ROportaj Mutlaka Ok